Erol Sunat

Erol Sunat

Laf balonsa patlar!

Laf balonsa patlar!

Laf balonsa, laftan balonlar her yerde arzı endam etmişse, artık lafın esamisi okunmuyorsa, ne yapsın laf? Laftan balonlar patlamasında ne yapsın? Çünkü, “O yalan, bu yalan, laf yalan, sadece patlayan laftan balonlar elimizde kalan” diyor millet!

Lafla çizilen hedefler, beklentiler, laf balonlarıyla süslü salonlar, meydanlar, sokaklar derin bir sessizliğe büründü.

Laf balonsa çok çok patlar diye işi hafife alanlar vardı.

Laf balonu patladı mı, seyreyle sen gümbürtüyü denen haller yaşadıklarımız!

Bu konuda oldukça hoş bir mani var!

Mani şöyle;

“Yerden göğe küp dizseler? / Üst üstüne bindirseler/ En alttakin bir çekseler/ Seyreyle sen gümbürtüyü!”

Ha üst üste dizilen küplerin en alttakini çekmişsiniz, ha kümeli laf balonları art arda patlamaya başlamış yada hepsi bir anda patlayıvermiş!

Şu anda yaşadığımız gümbürtü böyle bir gümbürtü!

O gümbürtüyle de gümbürtüye giden gidene!

Doların, gram altının gümbürtüsünü duymayan, hissetmeyen mi kaldı?

Balon patlarsa, hele ki bu patlayan balon laftan balonsa…Patlayan balonla birlikte laf da patlar!

Teşbihte yada temsilde hata olmasın, laf kelime tesirli hatta harf tesirli bir balondur anlayana…

Sesi ta…Fizan’dan duyulur!

*****

Laf üstüne neler demişiz neler. Denmiş olan var, denecek ve söylenecek olan var. Duyulacak olan, hiç bilmediğimiz, işitmediğimiz kadar. Laf dumandır uçar gider derler ya hani…Uçsa da, kaçsa da, saklansa da, takılır kalır bir yerlere, gidemez!

Laf bu! Dala takılır, çamura saplanır, yüz güldürür, nefret uyandırır, kavga sebebi olur, barış olur, savaş olur, mutluluk olur, hüsran olur, iki damla gözyaşı olur. Yunusun dilinde ağulu aşı yağ ile bal eder,

Anlayacağınız, lafın bir yerlere gitme, kaçma, kaybolma ihtimali yoktur.

Hem nereye gidecek ki…Lafın saklanacak bir yeri mi var?

İki kişinin bildiği sır, sır değildir dememişler mi?

Ne öyle eski zamanlardaki gibi sır tutan, sır saklayan kaldı, ne de sırdaşlar!

Sırdaşlık lafta…

Hem ne demişler?

“Açma sırrını dostuna, dostunun dostu vardır o da söyler dostuna.”

Konu laf olunca; bana söyledin, bende kaldı, duydum amma unuttum diyen yalancılarla dolu dünyamız!

En güzel örnek ise, “Benden duymuş olma, benden duymadın, falanca söyledi dersen, yalan derim, inkar ederim!”

*****

Lafın güzeli de, iyisi ve kötüsü de unutulmaz! Laf olmasa, söz olmasa Aşık nasıl vurur sazın teline…

Şair nasıl döker kalbindekini kağıtlara…Siyasetçi laf olmasa ne söyleyecek kürsülerden meydanlara…

Kalp kırana da lazım, kalp yapana da…

Akacak kan damarda durmaz derler ya hani…

Söylenecek laf ta ağızda durmaz!

Çünkü laf İnsanı uyutmaz, hele birde ağzında bakla ıslanmayanların eline düştü mü, ulaşmadığı yer kalmaz!

Günümüz söylenen lafları, zapturapt altına alabilen teknolojiye sahip.

Ben demedim, söylemedim, bu bana atılan en büyük iftiradır denip de işin içinden sıyrılamıyor insanlar.

Eskiden yerin kulağı var denirdi ya…

Yerin kulağı hani nerde?

Hem küp gibi sağır! Hem de lâl! Yerin kulağına bir haller oldu, pekte iyi değil bu hal!

Eski çamlar bardak oldu derler ya…Köprülerin altından çok sular aktı diye de devam ederler ya…

Ne dense boş! Şimdi yerin elinde teknolojik cihazlar var. Seni-beni değil dünyayı dinliyor!

*****

Lafı söyleyip geçen kendini savunma adına, o anlamda demedim, söylemedim, sözlerim çarpıtılıyor, yanlış anlamlandırıyor, ben o manada değil, şu manada söyledim, kazı koz anlamak zorunda mısınız dese ne çare?

Üst üste gaf yapanlar, koca-koca çamlar devirenler az mı?

Durup dururken güldürenleri, düşündürenleri hatırlamıyor musunuz?

Lafa bak hizaya gel denilen ifadeler duman olup uçsa nereye gidecek?

Lafı güzaf denip geçilenler benden buraya kadar demedi mi?

Ben sadece bu laflara güler geçerim diyenlerin gülecek halleri kaldı mı?

Türk Milleti onlarca yıldır, nihayetinde laf bu! Söylediysem ben söyledim diyen, böyle uygun gördüm diyenleri de gördü…

Öyle söylemek istemedim, yanlış anlaşıldım diye lafları eğip bükenleri de, üzerine özürler ve aflar dileyenleri de…

Dünya malı nasıl dünyada kalırsa, bu dünyada edilen laflar da acısıyla-tatlısıyla yine bu dünyada kalıyor. Öyle laflar var ki, ah alıyor ah! Ah alan lafında ne bu dünya da, ne de öbür dünyada kurtuluşu yok!

*****

Atalar, “anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul-zurna az” demişler demesine de, laf balonu patladıktan sonra, yaydan çıkan oka benzer.

Geri döndürülemediği gibi, allanır, pullanır, yanına eklemeler yapılır!

Patladığında, bomba etkisi yapanları vardır.

Artık o patlayan laf nerelere kadar gider, tahmin dahi edemezsiniz!

Lafın yanına laflar katıldığında, pire deve olur mu?

Habbeden kubbe yaparlar mı?

Anadolu tabiriyle sündürdükçe sündürürler mi?

Sakız misali çiğnemeye doyamazlar mı?

Artık ne derseniz deyin, ne söylerseniz söyleyin!

Bugüne kadar patlamadı da ne oldu? Patlamadığı kabahat diyen diyene…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Erol Sunat Arşivi
SON YAZILAR