Yusuf Alpaslan Özdemir

Yusuf Alpaslan Özdemir

Öğretmenim canım benim

Öğretmenim canım benim

Bugün öğrenciler ve öğretmenler ara tatile giriyor ama toplumun temel dinamiklerinden eğitim kurumu, özellikle öğretmen merkezli bir şekilde medyanın gündeminde yer almaya devam ediyor. Bir kısım haber malûm maddi konulardaki şikâyetlerden, biri de mesleğe yakışmayacağını düşündüğüm bir çöpçatanlık sitesi haberinden müteşekkil. Utanç verici TikTok görüntülerini hatırlatmaya gerek yok sanırım.

Oksijen gazetesinden aktaracağım ilk haberde topluma yön vermesi, örnek olması beklenen öğretmenlerden bazılarının büyük bir camiayı temsil ettiklerini unutarak kendileri gibi olmayan meslektaşlarına haksızlık yaptıkları, onları rencide ettikleri aşikâr; bu kutsal mesleği özellikle parayla birlikte anılır şekilde düşünmeye sevk edebilecekleri, sürekli olarak maaşların azlığından, ihtiyaçları karşılamaya yetmediğinden bahsederek, mesleğin itibarına zarar verebilecekleri de.

Gazetenin geçtiğimiz cuma nüshasındaki iki sayfalık haberde çeşitli öğretmenlerin görüşleri alınarak meslekî sıkıntıları gündeme taşınıyordu. Öğretmenlerin isimleri gazetede fâş ediliyor ama ben gizleyerek bir ikisini aktarmakla yetineceğim.

21 yıllık bir matematik öğretmeni, en büyük sorunun eğitim emekçileri arasındaki eşitsizlik olduğunu vurguluyor; “Öyle bir sistem kurdular ki, bizi şükretmeye mahkûm ettiler. Ben 7 bin 800 lira maaş alıyorum, geçinemiyorum.”

Başka bir öğretmen şu örnekleri veriyor; “Bir gün çocuklar ‘Bu sabah okula geldiğimizde bir sandviç 7 liraydı, beşinci teneffüste 8 lira, öğle arası 10 lira oldu. Günde üç kez zam olur mu? Benzin mi bu?’ diye şakayla karışık dert yandılar. Kantincinin dediğine göre satışları yüzde 60-70 düşmüş.” Allah Allah!

Bu öğretmenimizse nerdeyse aç ve bitap şekilde görevini ifa ediyor; “Eskiden öğlenleri öğretmenler odasında birleşir dışarıdan bir şeyler söylerdik yemek için. Artık herkes sefertasıyla evde ne varsa onu getiriyor ya da ekmek arası bir şeylerle idare ediyor.”

13 yıllık bir öğretmen, çocukların "Hocam TikTok'çuyu beğenmiyorsun ama senin maaşını bir günde kazanıyor" dediklerini iddia ediyor.

Diğer haberimiz daha bir vahim… Haber, öğretmenler için kurulan bir izdivaç sitesiyle ilgili. Öğretmenlerin eş bulması için Instagram’da bir hesap açılmış. Evlenmek isteyen ya da partner arayan öğretmenlerin fotoğrafları ile kişisel bilgilerini paylaştıkları hesap, sosyal medyanın gündemine oturmuş habere göre. Takipçi sayısı 5 günde 20 bine ulaşan hesapta, “Sadece öğretmenlere özel ciddi tanışma ve evlilik platformudur. Aradığınız kişiyi bulmak için sayfamıza mesaj atabilirsiniz. Sadece öğretmenler” ifadelerine yer verilmiş. Öğretmenlerin karşı cinste aradıkları özellikleri de paylaştıkları hesap, mesleği itibarsızlaştırdığı gerekçesiyle çok sayıda paylaşımın da hedefi olmuş. Uzman görüşleri ihmal edilmemiş haberde.

Örneğin, Yıldız Teknik Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yavuz Erişen; “Öğretmenlik toplumda değer gelişimini sağlayan, değerlerin kazanılmasında ve geliştirilmesinde rol oynayan önemli bir meslek” dedikten sonra; kişilerin özel hayatının kimseyi ilgilendirmediğini, ancak burada eş arama eylemi devletin verdiği ‘Öğretmen unvanı kullanılarak yapıldığı için olumlu yaklaşmıyor.

Erişen’in şu sözleri manzaranın fotoğrafını açıkça ortaya koyuyor; “Öğretmenlik sadece kendi öğrencilerine değil topluma rol model olmayı gerektiren bir meslektir. Öğretmenler konuşmasıyla, yürüyüşüyle, sosyal ilişkileriyle çocuklara örnek olmalı ve doğru yön vermeli. Bunu bir ilkokul çocuğu görse o çocuklarda ciddi ölçüde değer bozulması olacaktır. MEB bu konuda harekete geçecektir diye düşünüyorum.”

Paylaşımlarsa hakikaten yakışıksız. Tek bir örnek yeter sanırım; “26 yaşındayım. Okul öncesi öğretmeniyim, kadroluyum. Ev-araba yok. Boyum 1.68 kilom 60. İlişkiden beklentim partnerimin yakışıklı, güvenilir, sadakatli, gamzeli, kirli sakallı, spor yapmayı seven, kaslı, anlayışlı olması.”

Özel ve iş ortamlarında bu haberlerdeki gibi sadece para, pul, emlâk, borsa işlerinden, maaş zammından, izdivaçtan değil kendilerine emanet edilen yarının teminatı çocukları/gençleri dert edinen, alandaki gelişmeleri takip eden ve kendisini sürekli yenileyen, okuyan, vizyon sahibi öğretmenlerdir kutsal davanın neferleri ve gündemde de yukarıda anlattıklarımız değil bu özellikleri haiz öğretmenler olmalıdır. Sizce de öyle değil mi?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Yusuf Alpaslan Özdemir Arşivi
SON YAZILAR