OKUMA GÜNLÜĞÜ/1
- Selçuk Altun’un kültüre dair yolculuğundan anekdotlar paylaştığı ‘Kitaba Dair’ köşesi uzun yıllar Cumhuriyet Kitap’ta yer aldıktan sonra Ot dergisinde yayınlanmaya başladı. Ben de bu paylaşımlarımı, böyle bir köşeyi sürekli hale getirme ilhamımı Altun’dan aldım. Duygu ve düşüncelerim, altını çizdiklerim, manifestolar vs. pek çok şey olacak bu yazılarda. Umarım beğenirsiniz…
- Şu an okumakta olduğum iki kitap var: Biri İnci Enginün’ün, hocası Mehmet Kaplan hakkındaki yazılarını bir araya getirdiği ve Dergah’tan çıkan ‘Mehmet Kaplan’ adlı kitap. Eserin sonuna Kaplan hocanın ‘hocalığını ve tevazuunu’ gösteren mektupları da eklenmiş. Diğeri ise Dergah Yayınlarına emekleri unutulmaz, şiirleri, eleştiri yazıları ve dergiciliğiyle tanınan Mehmet Erdoğan’ın Kopernik’ten çıkan ‘Edebiyat ve Eleştiri Yazıları.’ Yayımlanan ilk yazısı(1981) deneme, sonra şiir nihayetinde eleştiri. Dobra bir kalemle karşı karşıya olduğumu şu ana kadar okuduğum şiirle ilgili ilk bölümden hissediyorum. Bakalım neler çıkacak? Her iki kitapla ilgili de kapsamlı bir yazının şart olduğunu düşünüyorum, yazacağım da inşallah.
- Dergi okumayı en az kitap okumak kadar çok severim. Geç kaldığım için şiirleri pek fazla dikkatli okumam dergilerde. Elbette benim göremediğim, vakıf olamadığım güzel şiirler çoktur. Ben nacizane Kaan Eminoğlu, Hüseyin Atlansoy, Eren Safi, Eray Sarıçam, Hakan Şarkdemir şiirlerini özelikle okur, dünyalarına vakıf olmak için çaba sarf ederim. Nasıl unuturum; ‘ Kararlıyım yedekten gelip atacağım golümü’ mısraını ve diğerlerini.
- Edebiyat eleştirisi asıl aşkım. Öykü eleştirisi biraz daha ön plana çıkıyor bu alanda. ‘An’ı anlatan, diyalogları ihmal etmeyen ve sahici diyalogları olan, kurgusuyla deneme veya anlatıdan farklılaşan öyküleri seviyorum. Nisan ayı dergilerinden Edebiyat Ortamı, Muhit, Hece Öykü, Post Öykü, Mahalle Mektebi şu ana kadar aldıklarım. Hele bir tüm öykülere nüfuz edeyim, size bir rapor sunarım.
- Muhit Nisan’da Beşir Ayvazoğlu’nun ‘ Kafatası Hikayeleri’ başlıklı makalesini iyi ki okudum. Niye mi, şu satırlara dikkat kesilelim lutfen; ‘ (…) Kafatasçılık suçlamasına en fazla muhatap olan Nihal Atsız’ın işi alaya vurduğunu oğlu Yağmur Atsız’ın anlattıklarından biliyoruz. Atsız her zaman masasının üzerinde duran ve ‘Hitler’in özel armağanı ‘ olarak bilinen bir aletle isteyenlerin kafatasını ölçer, kargacık burgacık bir yazıyla karışık hesaplar yaptıktan sonra yüzde kaç Türk olduklarını söylermiş. Yağmur Atsız, bu aletin gerçekte ne olduğunu babası dışında sadece annesiyle kendisinin bildiğini söyler. Atsız’a manevi babası Rıza Nur’dan kalan alet, meğerse doktorların hamile kadınların rahat doğum yapıp yapamayacaklarını anlamak için leğen kemiklerinin bulunduğu bölgeyi ölçtükleri ‘havsala ölçme aleti’ nden başka bir şey değilmiş. Yağmur Atsız bunları anlattıktan sonra diyor ki: Atsız’ın mutad harici bir mizah anlayışı vardı ki zaman zaman hululü zordu. Kendisine dair kafatasçı iddialarının mütamadiyen tekerrürü biraz canını sıktı tahmin ediyorum.’ Atsız’a artık başka bir gözle bakıyorum bu makaleden sonra. Ayvazoğlu güvenilir bir kalemdir benim için.
- Koronavirüsü öyküleştiren Güray Süngü’yü gördüm ilk, başka varsa ben bilmiyorum. Yine Muhit Nisan sayısında bu öykü, adı ‘Virüs’. Üç sayfalık, su gibi akan, şaşırtıcı bir metin, ‘Virüs’. Devletin ilaç şirketleriyle yaptığı işbirliklerinin koca bir ülkeyi getirdiği noktayı daha doğrusu çıkmazı ustaca öyküleştirmiş Süngü. Dergi okumalarımda öyküden konu açılmışken Mahalle Mektebi de beğendiğim öyküler yayınlamasıyla dikkatimi çekti son sayısında. Karısının intihar edeceğini sanan bir editörün yaşadıklarını merak ediyorsanız M. Fatih Kutlubay’ın ‘Kalbimin Ölmez Otu’nu, lisede sevdiği kızın sonra kiminle evlendiği ve ne şekilde karşısına çıkacağına dair macerasında Sezai’ye eşlik etmek için Abdullah İpek’in ‘Musa Usta ile Sezai’sini, kendi halindeki tipik bir mahallede yaşanan sevda öyküsünün hazin sonunu Tuğba Temel’in ‘Sinek Hakan’ ını okuyarak öğrenebilirsiniz. Mahalle Mektebi’nde özellikle bu üç öyküyü sevdim.
- ‘Dünyada olup bitenleri bir neden-sonuç zinciri içinde kavramak, hayatta kalmak için büyük bir üstünlük sağlar: daha sonra olacakları önceden kestirmek.’ (Büyübozumu: Yaratıcı Yazarlık, Murat Gülsoy, Can)
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.