Ölümüne gazetecilerin kurtuluş günü olsun!
Bugün 10 Ocak…
Biz gazeteciler için manalı bir gün…
Çalışan Gazeteciler Günü…
Hayatın her alanında, her anında, her daim, her an ve her yerde var olan bizler birkaç organizasyon, birkaç küçük hediye, yapılan ziyaretler, gönderilen tebrik mesajları ve sosyal medyada yapılan paylaşımlarla anılıyor ve taltif ediliyoruz.
Allah hatırımızı sayanlardan razı olsun…
Dün gibi hatırlarım bu mesleğe ilk adım atışımı…
Benden büyük abilerime, bu meslekte ömrünü yiyip bitirmiş olanlara karşı boynum kıldan ince olmakla birlikte, ben de az değilim… 16 yılı devirmişiz…
Stajyer olarak başladığım bu işte üzerimde emeği bulunanlardan da Allah razı olsun… Bugün mesleğimizin içinde bulunduğu şartlara bakıldığında, bir muhabirin, bir editörün, eli kalem tutan bir kimsenin zor bulunduğu, her şeyden önce kıt bir Türkçe ile iletişim kurmaya çalışılan bir dönemde gazetecilik hakikaten kıymete bindi…
Sahanın tozunu yutmayan, yağmurda ıslanmayan, karda batmayan, güneşte yanmayan, gecesini gündüzüne katmayan insanların gazeteci olamayacağını yaşayarak görmüş olduk bu dönemde.
Her ne kadar sosyal medyanın yaygınlaşması ile birlikte basite indirgenmiş olsa da orada da başarılı olabilmenin ana şartı hiç şüphesiz ki işini iyi bilmek ve ehil insanlarla yürümek…
Tabi bizim için oturduğumuz konforlu koltuklarımızda, sıcacık ofislerimizde, son model bilgisayarlarımız ve cep telefonlarımızla bunları yazmak, söylemek çok kolay…
Önemli olan felaketin orta yerinde bu işi yapabilmek…
Önemli olan en zor şartlarda kamuoyunu haberdar edebilmek, doğru bilgilendirebilmek…
Belki de bu dönemde en önemlisi Gazze Şeridi’nde gazeteci olabilmek…
Bırakın konforlu koltukları, ofisleri, bilgisayarları, elektriğin, internetin dahi olmadığı bir ortamda, üzerinize bomba yağarken fotoğraf makinesinin deklanşörüne basabilmek belki de bu dönemin en iyi gazeteciliği…
Oradaki acıyı, zulmü, yaşanan insanlık dramını, vahşeti dünya kamuoyunun dikkatine sunmaya çalışmak asıl gazetecilik…
Dünya her ne kadar görmedim, duymadım, bilmiyorumu oynuyor olsa da gerçeği en yalın haliyle gösterebilmek, duymayan kulaklara gerçekleri duyurabilmek, bilmeyenlere öğretebilmek, en azından bunun için mücadele verebilmekse gazetecilik, işte Gazze’nin gazetecileri…
Oradaki meslektaşlarımızın, içinde yaşadıkları ortamı yansıtmaya çalışan kahramanların, yaşadıkları acıyı içlerine bastırıp mesleğinin onuruyla oradan oraya koşanların, tüm zor şartlarda görevini yapmaya çalışan meslektaşlarımızın günü bugün değilse de hemen yarın olsun…
İnşallah içinde bulundukları bu zulmü haber olarak paylaşmak yerine, Filistin’in kurtulduğu, Gazze’nin kalan sağ çocuklarının zafer mutluluğu ile koşuşturduğu, Siyonist İsrail devletinin elinin kırıldığı, ve Kudüs’ün özgür olduğu haberlerini de en kısa sürede paylaşmak oradaki meslektaşlarımıza nasip olur.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.