Öyle bir sevgi ki Atatürk sevgisi
Mustafa Kemal Atatürk, Türk Milletiyle birlikte, karanlık tünellerden, esrarengiz dehlizlerden, her yanı uçurumlarla dolu geçitlerden, her dönemeci bilinmeyen tehlikelerle ve hain tuzaklarla dolu yollardan geçti.
Türk Milleti sonuna kadar ona inandı, ona güvendi, o da Türk milletine…
İşte onun içindir ki, seksen beş yıldır hiç kimseyi onun yerine koyamadık. Hiç kimseyi onun kadar sevmedik. Onun içindir ki, kalplerimizde müstesna bir yere sahip.
Mustafa Kemal Atatürk, ilk yüzyılını dolduran ve ikinci yüz yılına başlayan Cumhuriyetimize, devletimize, milletimize ve Türklüğümüze güç veren, güç katan bir lider.
Kalplerin onun sevgisiyle nasıl attığını onunla Anıtkabirde buluşan yediden yetmişe milyonlarca insana bir sorun. O coşkuyu, o heyecanı, o gözleri dolu-dolu olan insanlara ona duydukları sevgiyi, ona duydukları saygıyı ve özlemi bir sorun.
Öyle bir sevgi ki Atatürk sevgisi, onu Türk milletine sorun…
*****
Arkasından korkmadan, aklına hiçbir şey getirmeden yürünecek kim var diye soranların aldığı tek cevaptır Mustafa Kemal Atatürk!
Sizi yarı yolda bırakmayan, yolda sizi başka yol arkadaşlarıyla değişmeyen, tehlikelerle bir başınıza kaldığınızda imdadınıza koşan, size yalan söylemeyen, uçurum kenarından sizi çekip alan, size bir şey olmasın diye en önde yürüyen, güven veren, kör tünellerden yürüyüp ışığa ulaşan, zifiri karanlıkta yürüyüp yolu ışıtan aydınlatan, dağlarda, en sarp geçitlerde yürüyüp yolu, izi bulan, kimsenin kaybolmasına rıza göstermeyen, kararından ve sözünden geri adım atmayan, inandığı davadan, inandığı hedeften sapmayan, kendinden çok daha fazla beraber yürüdüğü insanları düşünen kaç kişi tanıyorsunuz?
Ardından yürüyebileceğiniz bu vasıflara sahip kaç kişi tanıdınız?
Bizim neslimiz, o ardından yürünecek insanı, onun süvarilerinden, onun Ayyıldız fedailerinden, onun gazilerinden, onların gözleri yaşlı anlattıklarından dinledi.
*****
Mustafa Kemal Atatürk, Türk tarihini, Türk Medeniyetini ve üzerinde devletler kurulan bu coğrafyayı tartışmasız en iyi bilenlerin ve irdeleyenlerin başında geliyordu.
Onun kurduğu ve temellerini attığı Cumhuriyet, onun yücelttiği ve banisi olduğu Türkiye Cumhuriyeti Devleti, onun övgüyle bahsettiği, neredeyse bütün dünyaya karşı omuz omuza birlikte savaştığı ve zaferlere ulaştığı Türk Milleti…
“Dünyada hiçbir milletin kadını, “Ben Anadolu Kadınından fazla çalıştım. Milletimi kurtuluşa ve zafere götürmekte Anadolu Kadını kadar emek verdim,” diyemez” dediği fedakâr Türk kadını, onu unutmadı.
Medeni Hukukta yaptığı çalışmalar ve kendini medeni gören Avrupa'dan çok daha önce Türk kadınına seçme ve seçilme hakkı vermesi, Türk Kadınlarını okumaya, öğrenmeye ve iş sahalarına atılmaya teşvik etmesi az şey değildir.
Onun, Türk kadınlarına verdiği değerin ve sağladığı imkânın bugün yanına dahi yaklaşılamıyor.
*****
Lider olmak, lider kalabilmek, bu dünyadan ayrıldıktan sonra, liderliği su götürmez bir gerçek olmak kolay değil...Yaradan bu özelliği her kuluna nasip etmiyor.
Mustafa Kemal Atatürk Türk Milletinin milli kahramanıdır.
Hep bir arada yaşadığımız, çatısı altına sığındığımız, sığınmak isteyenlere de kollarımızı açtığımız Türkiye Cumhuriyeti onun eseridir.
On Kasım, vefalı Türk Milletinin, vefalı evlatlarının Atatürk’e duymuş olduğu sevginin bir nişanesidir. Yas günü değil, onu anma ve anlama günüdür.
*****
“Yaratılanı severim, Yaradan’dan ötürü” diyen Yunus Emre bu topraklarda doğdu. Bu topraklarda kalplere dokundu dağ-taş, ova-bayır demeden.
Yunus’u seven, Mevlânâ’yı seven, Mustafa Kemal Atatürk’ü seven, insanı sever, insanı anlar, kalplere dokunur. Bir olur, birlik olur, beraber olur. Düşmanlıktan, kinden, nefretten, ayrıdan-gayrıdan uzak durur. Sen demez, ben demez, sizden demez, bizden demez. El ele verip Türkiye olur!
*****
Cumhuriyetin belki de altın çağı denebilecek bir çağ yaşadı onun zamanında Türkiye...
Dengeli ve herkesin kabul ettiği bir dış politika...
Yerli malıyla kendi yağı ve tuzuyla kavrulduktan sonra atağa geçme çabasında olan ülkede, iki tayyare fabrikasının olduğunu hatırlatmakta yarar var.
Tarımı ayağa kaldırma, tarımı destekleme, hayvancılığı geliştirme, sanayide ve ticarette ciddi adımlar atılabilmesi için İktisat Kongreleri tertip etme, Rusya içerisindeki Türk devletleriyle münasebetleri geliştirme ve bağları daha sıkılaştırma hep onun emir ve destekleriyle gerçekleşmişti.
Türk dilini ihyası...Türk tarihini yeniden ortaya çıkarması ise nasıl unutulabilir ki….
*****
Yıl 1932…
Dünyanın en büyük uluslararası topluluğuna Türkiye’nin katılması için yapılan öneri karşısında Mustafa Kemal Atatürk şöyle demişti:
“Başvurmayı düşünmüyoruz, fakat davet ederlerse katılırız.”
Topluluk, “Başvurma zorunluluğunu” uygulamaktan ilk kez vazgeçti ve 43 üyenin oybirliğiyle, Türkiye’nin topluluğa davet edilmesine karar verdi.
Bu davet üzerine Türkiye, Milletler Cemiyeti’ne katılmayı kabul etti.
Bizi reddetmekle yetinmeyip kriter üzerine kriter dayatmalara doyamayan AB, onun zamanında var olsaydı, inanın bu birliğe giren ilk ülkelerden, hatta kurucu ülkelerden biri Türkiye olabilirdi.
Üstelik daveti de bizzat kendileri yaparlardı.
Üstüne üstlük Mustafa Kemal Atatürk, hiçbir ülkeye gidip ricacı bile olmazdı.
*****
Bazı liderlere taraftarları ikinci Atatürk demişlerdi.
Ancak tutmadı...Olmadı...
Atatürk’le birlikte yürüdüğümüz yolda, onun yerine hiç kimseyi koyamadık. Ona benzetilenler oldu. Türk Milleti bu anlatımların ve yakıştırmaların hiçbirini kabul etmedi. Onun izinden, onun peşinden yürümekten vazgeçmedi. Hiç kimseyi onunla mukayese bile etmedi…
Atatürk’e ne laf söyletti ne söyleyeni hoş gördü ne de affetti!
*****
Türk Milletinin neden Mustafa Kemal Atatürk dediğini, neden Mustafa Kemal Atatürk’ de ısrar ettiğini, neden Mustafa Kemal Atatürk’ten vazgeçmediğini, neden Mustafa Kemal Atatürk’ün yerine bir başkasını koyamadığını bütün bir dünya yıllardır hayranlıkla izliyor.
Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının kurduğu Cumhuriyet olmasaydı, bugün 2023’te ilk yüzyılımıza ulaşma hayali kuramaz, 2071‘de bin yıla erişme hedefini ve hayalini telaffuz dahi edemezdik.
Mustafa Kemal Atatürk, Süleymanşah oğlu Ertuğrul’un Söğüt’le taçlandırdığı dirilişi, yedi yüzyıl sonra Ankara’da tekrar gerçekleştiren kahramanın adıdır.
Ruhu şad, mekânı cennet olsun…
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.