Prof. Dr. Fikret Akınerdem

Prof. Dr. Fikret Akınerdem

TARIMSAL ÜRETİMİN KURUMSAL DÜŞMANLARI

TARIMSAL ÜRETİMİN KURUMSAL DÜŞMANLARI

Başlık çok tuhaf gelebilir ancak durumu analiz etmek, resmi otoritenin dikkatini çekmek için başkaca yol bulamadığım için böyle yazmak zorunda kaldım. Gelişmiş ülkeleri tarım dendiği zaman şöyle bir irkilir, sonrasında tarımcılara selam ve saygı duyarlar. Sebebi de insanlığın doyumu için tek çıkar yolun tarım olduğunu bilmeleridir. Bizde ise tarımcı halen “işte köylü değil mi, boş ver gitsin, yine ne dilenmeye geldi” şeklinde bir tepkiyle karşılanabiliyor. Bugün bile bir köylü vatandaş işi için devlet kapılarına kolay giremez durumda, muhatapları meramını doğru dürüst dinlemez haldedir.

Çoğu yerde köylünün işleri için birilerini bendeniz bile “ÇKS”li çiftçi olarak aradığım zaman, konuşacak birilerini bulmam için 10 kapıdan geçiyorum. Köylü çoğu zaman bıkar, kimseyi aramaz ve kendine küser. Buradan köylünün tamamen “çok masum, çok haklı” diyemem ama mesele devlet kademelerinde çözebileceği bazı işlerde konu uzmanları ile iletişim kurma zorluğudur.

Konuyu bir örnekle açmak ve bir de teklifte bulunarak daha anlaşılır hale getirmek istiyorum.

Bu yaz köyümde biçerdöverin buğday hasadı esnasında bir yangın çıktı. Yangının çıkışında şu veya bu suçlu olabilir ama sonrasındaki gelişmeler ibret verici. Yangın için gerekli raporlar tutuldu ve konu savcılığa intikal ettirildi. Çiftçinin hepsinin de TARSİM’e sigorta yaptırmaması çiftçi için ayrıca bir facia. Tabii ki yangın sonrasında çok pişman oldular. Ana konuya gelelim.

Şu anda yangının üzerinden neredeyse 3 ay geçti. Olayın 2 boyutu var. Birincisi yanan tarlaların bir kısmının HAZİNE arazisi olması, ikincisi TARSİM’e kayıtlı üreticinin alacağı karşılığında halen muhatap bulamamasıdır. Hazine arazisi TARSİM’e dâhil edilememekte imiş. Bunu anlamakta güçlük çekiyorum. Yıllardır ECR-İ MİSİL ödeyerek üretim yapan çiftçinin üretim yaptığı alan nasıl olur da TARSİM dışında tutulur, bin bir zorlukla ürettiği mahsul nasıl olur da göz ardı edilir.

Bu arada hak ettiği yangın ödeneğini alamayan çiftçi çeşitli sebeplerle oyalanır. Efendim olayı henüz savcı mahkemeye intikal ettirmemiş de, o sebeple TARSİM çiftçisi ödeneklerini alamazmış, TARSİM’in iç tüzüğünde böyle yazıyormuş. Hangi akıl, vicdan, yasa, mahkeme buna el atar da bu iş sağlıklı çözülür bilemem ama sonuç çiftçiyi üzmekte, yormakta; hakkını almaktan mahrum etmektedir. BUNA DÜPEDÜZ KURUMSAL ÜRETİM DÜŞMANLIĞI DENİLEBİLİR Mİ ilgililere soralım.

Azıcık yorum yapma yeteneğine sahip olan ÇKS’li bir çiftçi olarak, TARSİM yetkililerine, “araba kazalarında nasıl bir uygulama yapılıyorsa, TARSİM’de de aynısı yapılsın, mahkeme sonucuna göre TARSİM gitsin suçludan parasını tahsil etsin” dediğimde; karşımıza iç tüzüğü koyuyorlar. Anlaşılan çiftçi TARSİM’in kefili, yük ve sorumluluk sahibi. BU KABUL EDİLİR DEĞİLDİR, TARSİM VE DEVLET yetkilileri bu işe el atmalı, üreticinin zorlandığı üretime, tekrar kazandırılmanın yolu aranmalıdır.

İkinci konu daha da vahim. Geçenlerde bir TV kanalında kendini “ekonomi uzmanı” gören bir bayan tarım sektörü ile ilgili taraflı yayınlar yapıyordu. “Efendim çiftçi borçları 2001 yılında 1 milyar TL iken bugün 100 milyar TL’yi aşmış bulunmaktadır” şeklinde açıklamalarda bulunuyordu. Verdiği örnekler ve rakamlar da hiç de doğru değildi ve yalanlarını da rahat sıralıyordu. Mesele çiftçi borçlarına dikkat çekmekse bu daha doğu bir yaklaşım olur.

Bu ve bu gibilere elbette söylenecek çok şey var ama borçlanmanın ana sebeplerinden biri üreticinin kendi yanlışlarından kaynaklanmaktadır. Bazı iddialar ve havalar uğruna, ihtiyacı olmadığı halde aşırı mekanizasyon ve kredi kullanmalarına gitmekteler. Burada köylünün yanlışı daha önde diyebiliriz.

İşin esas tarafı borçlanmaların çoğunun “ÖZEL BANKALARA” yapılmasıdır. Burada siyasi otoriteye teklifimiz şudur: birincisi çiftçiler için de borçlanmanın yapılandırılması, ikincisi bundan sonra sadece ihtiyacı olan çiftçiye, analizler sonucunda yalnızca DEVLET BANKALARINDAN kredi kullanmanın sağlanmasıdır. Bu geleceğimiz için acil çözülmesi gereken bir konudur.

Bilgilerinize saygı ile sunulur…  

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Prof. Dr. Fikret Akınerdem Arşivi
SON YAZILAR