Erol Sunat

Erol Sunat

Yanlış hesap!

Yanlış hesap!

Hesabımızın en fazla şaştığı, bocaladığımız, işin içinden bir türlü çıkamadığımız günlerin tam ortasındayız. Sorguladığımız, neden bu kadar çok yanlış yaptığımız! Yanlışta ısrar ettiğimiz!

Cevabını veremediğimiz bir başka soru ise; yanlış hesaptan dönmeye çalışırken neden bu kadar geç kaldığımız, neden bu denli gaflete düştüğümüz!

Ortada yanlış bir hesap var! Gelen hesabın faturası bir hayli yüksek!

Yanlış hesap Bağdat’tan döner derler ya hani…O hesap Bağdat’tan dönmesin diyenlerimiz var.

2018 yılı Ağustos ortasından bugüne girmiş içinde bulunduğumuz yanlış hesapları bir türlü takip edemedik.

Virüs ve varyantları, enflasyon, dolar ve altının zirve yapması, seller, depremler, yangınlar, karantinalar, yoğun bakımlar ve solunum cihazlarında verdiğimiz maddi ve manevi ölüm-kalım savaşları sonrasında, gözümüzü açtığımız dünya yanlış hesapların cirit attığı bir dünya olarak karşıladı bizi.

Gördük ki, bu yanlış hesapların; Sözüm ona hemen döneni, döner gibi yapanı, döner bakalım diye iplere un sereni, dönecek bir gün diye bekleteni, döndü dönecek diye meraklandıranı var!

Ne mi demek istedik?

Yanlış hesap Bağdat’tan dönme konusunda isteksiz!

Bir hayli kararsız!

Eskiden hesabın-kitabında bir çizgisi vardı.

Duruşu vardı! Kapı gibi verdiği sözü vardı! Döneceğim dedi mi, döner gelirdi! Af dilemesini bilirdi! Benim suçum, benim hatam diye yaptığı yanlışı kabul ederdi!

Erdem denen o yüce duygu ile donanmıştı!

Dediğimiz gibi her şey eskidendi, bir zamanlar yanlış hesaplarda Bağdat’tan geri dönerdi!

*****

Adı üstünde yanlış, üstüne üstelik birde işin içinde hesap var.

Yan yana gelip, yanlış hesap olduklarında, “Bağdat gibi diyar olmaz” deyip, kalıveriyorlar Bağdat’ta…

Böyle bir vaziyette neden dönsün, niçin dönülsün Bağdat’tan?

Her gidişin bir dönüşü vardır dense de, gittim ama, dönüşüm yok diyenlere dönülmüş belli ki…

Zaten milletin dilindeki de lafın gelişi…

Yanlış hesap ve Bağdat! Birde dönmeyi ifade eden “döner” var!

Döner deyince de, milletin aklına ya et döner, ya tavuk döner geliyor!

Hem de bu kadar zamlanmışken!

Hatta, Bağdat ne alaka diyenler dahi var!

Böyle olunca da…

Yanlış hesap Bağdat’tan döner diyemiyorsunuz artık!

Bağdat’a giden Bağdat’ta kalıyor, adeta giden dönmüyor geri!

“Aman aman Bağdatlı” şarkısını bilirsiniz.

“Aman meleğim nasıl edeyim / Seko seko seko gel yanıma” diye başlayıp devam eden nakaratını da…

Bu şarkı, yanlış hesabında dilinde!

*****

Madem ki yapılmış bir hata!

Hesap şaşabilir!

Karlı dağdan aşabilir!

Bağdat’tan döneceğime falanca şehirden döneyim, hem daha kısa, hem daha kestirme denebilir mi?

Ya da, eski çamlar bardak oldu, Bağdat az gelir, şöyle daha cafcaflı bir yerden dönsek de denebilir mi?

Hesap bu!

Döner mi döner!

Niye döndü diyecek olanda yok!

Niye dönmedi diyecek olanda…

Nihayetinde hesap ortada…

Şimdi efendim deniyor ki, hata yapan bu işin sorumluluğunu üstlenmeli!

Cevap verecek olan, olur canım diyor var mı başka bir emrin!

*****

Hata yapan ben hata yaptım demiyor, yapılan hataya kulp buluyor!

Sen hiç hata yapmadın mı?

Bir hata ben mi yaptım?

Geçmişte şunlar şunlarda ne hatalar yaptılar, o hataların yanında benim yaptığım, bizim yaptığımız ne ki, demeye getiriyor.

Orhan Baba gibi “hatasız kul olmaz” deyip geçemiyor!

Birde, kim ne hata yaptıysa o düzeltmeli deniyor ya…

Hata mı? Ne hatası? Hangi hata? Hata mı olmuş?

Ben ortada hata falan görmüyorum deniyorsa!

Ortada düzeltilecek bir hata yok denip mevzu kapatılıyorsa, ne diyeceksiniz?

Hele birde hatayı bir başkasının üzerine yıkma rahatlığı varsa, bu hesap baştan yanlış, yanlış yapıldığını görmüyor musunuz diye konuşun sabahtan akşama kadar!

Yanlış hesap Bağdat’tan dönünceye kadar, yapılan yanlışlığın ne olduğu unutuluyor, üzerine de bir bardak soğuk su içiliyor diyenler haksız mı?

*****

Yanlışa devam, yanlışta ısrar, yanlışı görmeme, görememe gibi şeyler yaşanabilir mi?

Olur tabi!

Olabilir tabi!

Olması muhtemel tabi!

Dr. Alexis Carrel, “İnsan denen meçhul” demiş!

İnsanlar her daim yanlış hesap illaki Bağdat’tan döner deyip duracak değiller ya…

İşin içinde yanlış hesapların Paris’ten dönmesi, Londra’dan dönmesi, Roma’dan dönmesi, Washington’dan dönmesi de neden şaşırtıcı olsun diyenler var!

Hesap meselesi olur da, eğrisi-doğrusu, yanlışı, sağlaması, bağlaması olmaz mı?

İnsan bu…

Hata yapar, pişman olur!

Hata yapar, pişmanlığı zayıflık olarak ele alır!

Hata yapar, üzerine almaz, onun yaptığı hata değil, manevra dedirtir, strateji dedirtir!

Hata yapar, o hata, yeni bir açılım, yeni bir söylem, yeni bir bakış açısı, yeni nesil bir tarz olarak lanse edilir! Olur mu olur! Yoksa; olur, olur bal gibi olur mu?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Erol Sunat Arşivi
SON YAZILAR