Yeryüzü Blues
Genç yazar Kadir Daniş’in Ketebe etiketiyle çıkan ‘Yeryüzü Blues’ isimli 204 sayfalık romanından cumartesi günkü köşemizde bahsetmeye başlamış, vaka örgüsünü ön plâna almıştık. Yazımızın ilk bölümünü okumayanlar internet sitemizden bulabilirler.
Güzel duygularla ve severek evlenen bir çiftin sonrasında yaşadıkları, aralarındaki bitmek bilmeyen gerilim, bu kavga ve anlaşmazlıkların evin küçük çocuğu üzerinde bıraktığı derin yara ve travmalar, hatta küçük yaşta bir çocuğun intiharı ciddi ciddi hayal etmesine ve kafasında bunun plânlarını kurmasına şahit olmuş, şaşırmıştık. Özetlediğimiz vaka örgüsünden tahmin edileceği gibi sürükleyici, heyecanın hiç bitmediği, şaşkınlık ve merak unsurunun eksik olmadığı başarılı bir ilk romanla karşı karşıyayız.
Hüzün, bunalım gibi anlamlar taşıyan ‘blues’ romanda yerini buluyor ve yeryüzünde yaşanan çeşitli dertlerin yol açtığı hüzün ve bunalımlar sıkmadan ve gereksiz detaylardan arındırılarak anlatılıyor. Neticede toplumun dinamiği olan aile, kadın-erkek, çocuk gibi konular üzerinde etraflıca düşünmeye sevk ediyor okuru.
Kurgu yanında dil, üslûp, ifade kudreti, tasvir gibi yapı unsurları da dengeli ve usta işi. ‘Yeryüzü Blues’ta büyük harf kullanmama ve noktalama işaretleri mevzularına dair cumartesi günkü yazımda değerlendirme yapmıştım, okuyanlar hatırlayacaktır. Bu arada romanda yer yer ‘argo’ya kaçan bölümler olduğunu, fakat bunların abartılı bir şekilde verilmediğini, okuru rahatsız etmediğini eklemeliyim.
&&&
Bir romanın sadece roman olmadığı, ilmi konularda da ve belki çok daha etkileyici bir şekilde okura doneler sunduğu gerçeği hepimizin malûmu. Dönemin sosyal ve kültürel yaşamına dair tarihi anlatı ve bilgileri geleceğe taşıma noktasında kaynaklık etme yanında, çağın değişim macerasına bağlı olarak edebiyattaki değişimi takip etmek için roman türü bambaşka bir önemde.
Dil ve üslûp, teknik ve akımlar gibi konulardaki Batı kökenli değişim ve yenilikleri eserine aktarma çabası günümüz genç yazarlarının bir başka tutumu ki, bence bu gereksiz bir tercih. Çünkü romanın hitap ettiği toplumun zihniyeti ve yaşantı şekli esas alınmalıdır bence.
Dikkati dağıtan objelerin arttığı, ‘yazı’nın Netflixlerle, sosyal medyayla, dijitalle savaştığı bir çağda dikkat çekmenin ve yazılanları okutmaya devam etmenin şekli şemali önemli haliyle. Kadir Daniş bu noktada cesur adımlar atıyor. Gerçeklikten ve inandırıcılıktan uzak, hatasız ve de kusursuz tek boyutlu figürlere yüz vermiyor. Öte yandan, okumayı güçleştirdiğine inandığım bazı dilbilgisi tabularını yıkıyor, son olarak da 200 sayfalık bir kitabı okuma sabrını, dozajı iyi ayarlanmış bir kurguyla diri tutmayı başarıyor.
Daniş’in okuyucuyu şaşırtma eğilimi belirgin pek çok yazar gibi, bunun da üstesinden gelmiş. Okurun suçlu aradığı ve hüküm giydirdiği her durumun diğer yüzü anında beliriyor. Yani ‘yaptım ama bir sor, niye yaptım?’ halleri ve gerekçeler göze batmıyor, sahici ve ikna edici türden.
Karı kocanın sitemleri, kederleri üst perdeden aktarılıyor okura. Hemen burada şu soruyu sormam gerekiyor: Bir kadının yaşadığı güçlükler kaynaklı ahlâki ödünler vermesi, pes etme hâli söz konusu romanda. Daniş, hakikaten büyük zorluklar yaşayan, evin temel direği olan ablanın içinde bulunduğu ruh halini daha etkili biçimde vermeye çalışmış, vermiş de. Fakat böylesine güçlü bir kadının seçtiği yol sağlam ve güçlü duruşu, kişiliğiyle çelişmiyor mu, farklı bir şekilde vurgulanamaz mıydı olan biten?
Tansiyonun hiç düşmediği ‘Yeryüzü Blues’ta finale yaklaştıkça kalan kısım ‘çok az sayfa kaldı, yazar nasıl bağlayacak, inşallah finali geçiştirivermez’ endişesi yaşatıyor yazar okurun korktuğunun başına gelmesine izin vermiyor neyse ki. Romanın devamı şaşırtmaz da ayrıca.
‘Nejat ve Hümeyra nasıl tanışmışlar, nasıl evlenmişler, aileleri ne iş yaparmış, üç aydan sonra ne olmuş da karı koca ölesiye birbirlerinden nefret eder hale gelmişler? Mustafa Cem neden anne ve babasından devamlı olarak dayak yiyor, 30 yaşına geldiğinde intihar edeceğini neden tekrarlayıp duruyor, intihar edecek mi gerçekten? Yaşanan acı ve kederlerin, problemlerin kaynağı evdeki yaşlı adam mı/baba mı, değilse ne?’ benzeri pek çok merak unsuru okurun merak ettiği detaylar ve bu merak hissi başta sona devam ediyor.
‘Yeryüzü Blues’ isminin hakkını başarıyla yansıtan ve hissettiren bir roman, yazarı da gelecek vaat ediyor.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.