Anıl Cihan
İsmini yeni duyduğum, şair ve çevirmen olduğunu öğrendiğim, ilk defa şiirini okuduğum beni etkileyen bir kalemden bahsedeceğim bugün; Anıl Cihan’dan…
İlk elden şunu söylemeliyim; Anıl Cihan’ı daha yakından tanımak adına internette biraz araştırma yapınca toplumsal fikirlerde apayrı yerlerde olduğumuzu anladım, pek çok görüşüne katılmıyorum. Bunu bir kenara bırakarak sadece şiirlerine odaklanalım biz.
Anıl Cihan 1989 doğumlu, genç bir şair. Uludağ Üniversitesinde Muhasebe okumuş. Bu detaydan aklıma rakamlarla uğraşanların, yahut üniversitede sayısal mezunlarının edebiyatı hakkıyla yapanlardan olduğunu hatırladım. Hangi birini sayayım size. Eskilerden Oğuz Atay, günümüzden Selçuk Altun isimleri kâfi sanırım.
Cihan’ın şiirleri; Varlık, Bireylikler, Koridor, Şiiri Özlüyorum, Şiirden, Sincan İstasyonu, Sözcükler gibi dergilerde yayımlanmış. Ben onun ismine Buzdokuz’da denk geldim ki, bu yazıya vesile olan denk geliş de Buzdokuz’un mayıs-haziran sayısındaki ‘Benden Haber Alınamıyor’ adlı şiir. Şiirdeki itirazlar, eleştiriler, ironi, göndermeler vd. vurucu mısraların çokluğu beni çok etkiledi. İnternette bulduğum eski şiirlerinde benzer tadı alamadığımı eklemeliyim.
Anıl Cihan’ı tanımaya devam edelim… Haydar Ergülen’in “Zarf’’ Onur Caymaz’ın “Yaz Tarifesi”, küçük İskender’in “The God Jr’’ ve “Ali” adlı kitapları hakkında, Varlık ve Yasakmeyve dergilerinde röportaj ve kitap tanıtım yazıları da mevcut şairimizin.
Kitap yok mu dediğinizi duyar gibiyim. Olmaz mı? 2015’de basılan ‘Bu Dansı Bana Lütfeder misiniz?’ ve İthaki’den 2021’de çıkan ‘Daha Önce Ölmüş müydük?’
Anıl Cihan’ın 13 Nisan 2021’de edebiyathaber.net’te yayınlanan, Onur Sever’le “Daha Önce Ölmüş müydük?” vesilesiyle yaptığı röportaj, onu daha yakından tanımak için mühim bir vesika. Bir iki alıntı faydalı olur; “’Ben’ dışında düşünmediğimiz her şeyi düşman belleyen yanımız, bizden olmayanı ayrım gözetmeksizin ortadan kaldırma gayretimiz “takdire şayan” gerçekten. Sömürülen insanların, sermaye sahiplerini zengin edecek bir sisteme kulluk etmek zorunda bırakılması, sanırım kurulacak onlarca cümleden yalnızca bir tanesi. (…) Etki alanı oldukça geniş bir zaman diliminde yaşıyoruz. Dünyanın en uzak noktasında meydana gelen küresel ölçekte bir olayın bütün dünyaya haber olarak yayılma hızı sanırım artık saat ölçeğinden, dakikalara inmiş durumda. Böyle bir hız karşısında, sanatçının yararlanacağı kaynaklar her zamankinden daha fazla bir yer tutuyor. Elbette yaşanan/ meydana gelen bu olayların sanatçı tarafından kendi estetik değerleri çerçevesinde ele alınması ve sanatın alanına dahil edilmesi sürecini de gözden kaçırmamak gerek. Yalnızca günümüzde meydana gelen toplumsal olaylar değil, tarihin sularında kulaç atan ve etkisi günümüze değin ulaşan olaylarında şiirimde önemli bir yere sahip olduğunu belirtmeliyim. Yani ben bu durumu önemli bir hazine olarak görüyorum. (…) Amacı, şiirle söylemek, derdini şiir ile ifade etmek ve en önemlisi bunu estetik değerlerden ödün vermeden yapabilmek oldukça zor. Şiirin mümkün kıldıkları arasında, sanatın öncelikle kendi olarak var olmasını sağlamak diyebilirim. Yani şiir önce sanatı ve sanatın etki alanını mümkün kılıyor. (..) ‘Şiir yeniyse karşımızda yeni bir dünya vardır’. Estetik değerler ve söyleyiş güzelliği ile okuruna ulaşmış olan şiirin başka ve yeni dünyaları mümkün kıldığına şahidim.”
Söyleşinin linkini de buraya bırakayım, tamamını okumak isteyenler için, ki okuyun isterim açıkçası: https://www.edebiyathaber.net/anil-cihan-hemen-her-siirimde-tarihin-izleri-ile-siirimi-bulusturuyorum/
Yazımı ‘Benden Haber Alınamıyor’dan tadımlık bir iki dizeyle bitireyim.
“endişeye mahal verdim bir süredir benden haber alınamıyor” “karar verdim hobi olarak üst komşuma sefere çıkacağım ay başında/ atlar dörtnala ordular hazır abluka tamam:” “kafirin teslimiyeti an meselesi çünkü demokrasi biraz zaman alıyor/ türkiye saati ile kişisel gelişebiliriz sabah kuşağında rönesansı karıştırma/ endişeye mahal verdim ölmüş olabileceğimden korkuluyor”
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.