Mustafa Bahar

Mustafa Bahar

Çözüm kimde, nerede, nasıl?

Çözüm kimde, nerede, nasıl?

İnsanlar hayatları boyunca birçok sorunla karşılaşırlar. Bunlar hayatın birer kaçınılmaz gerçeği olarak karşımıza çıkıyor. Yani kılçıksız balık, dikensiz gül bahçesi ve sorunsuz bir hayat hayal edenler aslında hayatı tam yaşamadan göçüp gidecekler bu alemden. Mutlaka insanlar bazı problemlerle karşılaşacaklar ve bunları halletmek için çabalayacaklar ve nihayet tüm bunlardan sonra hayat denilen oyunun tadı ortaya çıkacak.

Bir an düşünün: hiçbir sağlık sorununuz yok, hiçbir ekonomik zorluk yaşamadınız, sosyal ilişkileriniz de herhangi bir sıkıntı bulunmuyorsa bu hayat nasıl bir hayat olurdu? Herhalde en kısa sürede önce canı sıkılan ardından arıza çıkaran bir varlığa dönüşürdük. Nihayet ardından da kuzey ülkelerinde oldukça yaygın görülen intihar vakalarına rastlardık.

Bizim insanımız hayatı hep sıkıntılarla geçirdiği için genel olarak can sıkıntısı nedir bilmez. Sürekli kafasının içinde onlarca sorunla dolaşır. Evin kirası, market masrafı, pazar masrafı, yakıtı, suyu, elektriği derken bir yığın ekonomik sorunla boğuşmakla geçen bir mücadele ile geçen bir hayatımız vardır. O yüzden genel olarak hayat bir mücadeledir ifadesini de sık sık kullanırız.

Bizde böyleyken dünyanın diğer toplumlarında da durum çok farklı gözükmemektedir. Her toplum belli bir yönetici elit tarafından yönetilmekte ve halklar kendi sorunları ile baş başa yaşamaktadır. Bunun dışına çıkan toplumlar halen sömürge düzenleri ile mazlumların sırtından geçinmeye devam ettikleri için refah toplumları olarak görünmektedir. Elbette sadece batı dünyasını karalayarak bu dünyayı açıklayamayız. Yıllar boyu kurdukları sistem ve disiplinli- planlı çalışma onlara bu hayatı yaşatıyor. Onların da kendi içinde büyük problemleri olduğunu söylemek gerekir.

Madem sorunlar kaçınılmaz öyleyse ne yapmalı ve nasıl çözmeliyiz? Burada insanları kategorik olarak olmasa da iki gruba ayırıyorum. Bunlardan birincisi kendini rüzgârın önündeki yaprak gibi sayıp oradan oraya savrulanlar. Bu grup bazı olaylarla sadece karşılaşır, sadece başına gelenleri kader planında değerlendirir. Ama hep öfkelidir, hep kavgalıdır, pişmanlıklarla yaşar, kinle doludur kalbi, hep düşmanları vardır, kendine dönüp bakmak sadece aynada mümkündür onlar için.

Diğerleri ise kendi hayatının bir saatlik, günlük, haftalık, aylık, yıllık, kısa, orta ve uzun vadeli planını yaparlar. Bu grup genelde şikâyet etmez, bahane bulmaz ve başkalarını suçlamazlar. Düşmanları yerine onların çalışma arkadaşları vardır. Pişmanlıkları en fazla ders alma biçimindedir. Onlar takım çalışması yaparlar, iş bölümü yaparlar, birlikte hayal kurarlar, aynı hedefe şaşmadan birlikte yürürler.

Ama bizler plan yapmak işimiz olsa yapmayı sevmeyiz. Öğretmenler hazır planlar çıkmadan önce en çok plan yapmaktan şikâyet ederlerdi. Bizim işlerimiz bir plan dahilinde olmamalı, hep arıza çıkmalı, emek boşa gitmeli, zaman boşa gitmeli, paramız gitmeli ve bizde düşmanlarımızı suçlamalıyız.

2018 yılında İngiltere’nin 100 yıllık enerji stratejisini belirlediğini duyduğumda çok şaşırmıştım. Ne aceleniz var gün ola harman ola demiştim. Sonradan anladım ki bugünden bu plan yapılırsa bir asır sonra bile dünyanın sözü geçen ülkesi oluyorsun. Hatta bu planı yapanın içinde bir pırlanta gibi bir insanımız Sinan Küfeoğlu vardı. Bizim insanımızı alıp götürüyorlar ve kendi planları yaptırıyorlar nasıl ama? Bunlar tam emperyalist (!)

Tüm bunları söylerken bir toplumun tamamını suçlamak gibi bir amacım yok. Ama toplumumuzun bir fotoğrafının da böyle olduğunu görmek gerekir. Nihayet yukarıda belirttiğim bu eleştirileri üzerinde bulundurmayanların ikinci grup insanlardan olduğunu rahatlıkla görebilirsiniz. Onlar toplumun geneli gibi davranmıyor, hayatı planlıyor ve planı hayata geçirmek için istikrarlı bir yol izliyor. Allah sonumuzu hayır etsin. ( Bakın bakalım bu duanın arkasında hangi düşünce var.)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Bahar Arşivi
SON YAZILAR