Prof. Dr. Fikret Akınerdem

Prof. Dr. Fikret Akınerdem

EKMEK ve MEDYA

EKMEK ve MEDYA

Sevgili okuyucular, nasıl ki her insanın hassas noktaları vardır, oraya dokunduğunuz zaman tık diye atar, bilimin de hassas noktaları vardır. İlmin hassasiyetleri kişi hassasiyetleri veya alınganlıklarına benzemez. İlmin hassasiyetleri tüm insanlığı; sağlığını, geleceğini, neslin devamını; yani insanın ve yaşadığı ortama ait ne varsa hepsini etkiler. İlimde yanlış noktalardan dokunmak suçtur, vebaldir, günahtır, haramdır, kul hakkıdır; yani ne kadar ahlaki değerler var ise buna karşılıktır.

Tuz da koktu derler ya, son zamanlarda gıda ile ilgili tüm bilgiler tuzu da kokutuyor artık. Yapılanlara, konuşulanlara, anlatılanlara karşı aklı eren her insanın özellikle de bilen insanın deliresi geliyor. Bunun sebebi insan kılıklı, soytarı bozması, kompleksli, medya maymunu olmaya hevesli yamyam iştahlı mahlûkatlardır. Bunları yazmaya utanıyorum ama bu tipler konuşmaya utanmıyor, bir de bilim adına konuşuyorum diyor. Hiçbir bilgisi, belgesi, ehliyeti; daha da ötesi ahlakı yok; hükümler veriyor, yargılıyor, birilerini de mahkûm ediyor. 

Birkaç kitap okumuş, ahkâm kesiyor. Soner Yalçın’ın “Saklı Seçilmişler” kitabından da alıntılar yaparak ekmeği anlatıyor. Kullandığı terminoloji yerli yerinde olmadığı gibi doğru da değil. Organik ekmek, fırıncı mayası, buğday, un, su, tuz arasında öyle bağlar kuruyor ki, düşman başına. Hem de bunu ülkenin en ciddi kanallarında yapıyor. Organik nedir, genetik nedir, kalıtım nedir, maya nedir, buğday-un-ekmek-katkı dörtlüsü ve ilişkilerini biliyor. Daha da ötesi insanın günlük ihtiyacını yanlış söylüyor, karbonhidrat, yağ ve proteinlerin insan beslenmesindeki yerini, bunların enerji değerlerini bilmiyor. Bununla beraber özel haberi sunan da bilmiyor. Haberci konusuna çalışmadığı için de şarlatan ne diyorsa haberci onu tasdik ediyor ve de “ya, öylemi!” gibi hayret uyandıran ifadelerle işi pekiştiriyor.

Şarlatanın mesleği nedir bilmiyorum, galiba sosyal konularla ilgili eğitim almış. Eline verilen metni okumadan aciz, üç beş cümle ile ekmek konusunda insanın midesini bulandırıyor. Gariban halkım da şarlatana inanıyor. Ardından bu şarlatanların sözlerine inanmayın dediğimizde de basın yoluyla bize sorular yöneltiyor. Gel de şaşma. MEDYA ŞARLATANLARI SEVİYOR VE ONU KULLANIYOR.

Ele alacağım konular hakkında bilim insanları defalarca açıkladı ama nedense gerçek insanların açıklamaları kamuoyunda şarlatanların yalanları kadar ses getirmiyor. Maalesef BAZI MEDYA DA buna çanak tutuyor.

Ey milletim, gıdanın üç temel elemanı vardır. Bunlar yağlar, karbon hidratlar ve proteinlerdir. Yardımcı kaynaklar ise vitaminlerdir. Tüm bu elemanları farklı kaynakları vardır. Bir insanın günlün enerji ihtiyacının % 70 e yakın kısmı karbonhidratlardan (nişasta ve şekerler) karşılanır. Nişasta ve şekerin de kaynakları içerisinde bunlar bulunanlar çoğunlukla mısır, buğday, arpa, çavdar, yulaf, çeltik; şeker pancar, şeker pancarı, şeker kamışı gibi bitkilerdir.

Ekmek de bunlardan biridir. Yani, yapısı çoğunlukla nişasta olan ekmek de insanın temel gıda kaynaklarından biridir. Günümüzde genelde ekmeğe buğday kaynaklık eder. Şunu belirtelim ki, bazılarının dediği gibi buğdayın genetiği ile falan oynanmış değil. Yani bin yıl evvel buğdayın temel kromozom sayısı ne ise bugün de aynıdır. Bazı ıslah çalışmaları (seleksiyon, melezleme)  ile buğdayın verimi ve kalitesi yükseltilmiştir. Bu çalışmalar buğdayın temel genetik yapısını bozmaz. Bu çalışmalar yeni de yapılıyor değildir. Buğdayın kültüre alındığı 7 bin yıldan beri bu çalışmalar yapılagelmiştir. Bu çalışmalar yapılmasa idi, 7 bin yıl önce buğdayın dekara verimi 20 kg ise bugün de aynısı olacaktı. Bu durumda da insanlığın gıda ihtiyacının karşılanmasındaki kargaşayı bir düşünün bakalım, ne olacaktı.

Günümüz ekmeğinde bazı çeşitlendirilmeler elbette var. Bu ekmeğin tümden reddedilmesi anlamına gelmez. Bahsedildiği gibi ekmeğe yapılan katkılar da öyle saçma şeyler de değildir. Ekmeklerimiz gıda kodekslerine uygun, sertifika almış, dünya standartlarında ve sağlıklı ortamlarda yapılmaktadır. Gerisi yalandır, boştur. Asıl mesele ekmek tüketimindeki fazlalıktır. Ekmeksiz olunmaz ama kararınca tüketmek kaydı ile.

Sağlıklı ve yeterli tüketim temennisi ile saygılar sunarım. 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Prof. Dr. Fikret Akınerdem Arşivi
SON YAZILAR