Erol Sunat

Erol Sunat

Kadirşinaslık ve biz!

Kadirşinaslık ve biz!

Sağlıklarında insanlara verdiğimiz değeri, onları sevdiğimizi, takdir ettiğimizi, üstelik elimizde her türlü imkân varken, gösteremeyecek miyiz?

Bu imkânı öteleye-öteleye öteleme rekorları kırıyoruz.

Hatta Guinness rekorları kırmak üzereyiz. Ya kırdık ya da az kaldı…

Ne mi diyoruz?

Aklımızda…Düşüncelerimiz arasında…Geçtiğimiz yıl yoğunluktan sıra gelmedi, bu yıl inşallah…

Sorması ayıp, o yıl hangi yıl? Sağ olana Allah’ın yılı biter tükenir mi? Ne yapacaksınız?

İnsanları anacaksınız!

Anacaksınız anmasına da anmamak için bir dizi engel, çengel yanı başımızda hazır.

Şehirler onlara vefa gösteren insanların sevgisiyle, ilgisiyle, o şehri yüceltmesiyle tanınır, sevilir, yücelir.

Bizlere ve ilgili kurumlara düşen, bu kadirşinaslığı gösterebilmekten ibarettir.

Kadirşinaslık ve biz! Bir araya gelemeyen bir ikili gibiyiz!

Ne hikmettir bilinmez, bu kadirşinaslık noktasında tereddütlerimiz amma ve fakat gibi kelimelerimiz, sevgisiz yüz ifadelerimiz mevcut.

Bu şehirde yaşayanlar olarak, bu insanları anmak, tanıtmak, anılmalarına vesile olmak görevimiz.

En nihayetinde o değerli insanlar anılacak. Hatırlanacak. Sağlıklarında, birer plaket verip, şehrimiz adına size teşekkür ederiz diyeceğiz, onları unutmadığımızı, yanlarında olduğumuzu söyleyeceğiz.

Bu noktaya el ele vererek geleceğiz inşallah!

*****

Konya, Selçuklu Medeniyetinin ihtişamını taşıyan bir Payitaht. Kim bu şehre gönül vermişse, bu şehri sevmişse, bu şehre hizmet noktasında ömrünü ve yıllarını adamışsa, şehir bu yapılanları unutmaz.

Şehrimize değer katan, şehri tanıtan insanlar birer ikişer bu dünyadan çekip gidiyorlar.

Yunus’a nazire yapacak olursak, “Bir sanatçı ölmüş diyeler, üç günden sonra duyalar, ardından unutalar gideler”

Acizane, yıllar önce” Konya Sanatçısı” diye bir öneride bulunmuştum.

Bu sütunlardan başta Ahmet Özdemir olmak üzere birçok sanatçıyı anlatmaya çalıştım.

Bir Başkent daima bir Başkenttir demek yetmiyor.

Bu sözü sarf etmekle, Başkent olmanın sorumluluğundan kurtulamıyorsunuz.

Birkaç ismin, derneğin dışında, birkaç kültür gönüllüsü kardeşimizin girişimleri dışında maalesef ne yapıldı?

*****

Eski yöneticiler, Makamlar sıçrama tahtası değildir, ayak kayar, kol takılır, dil sürçer, dürüst ol, temiz ol, mütevazi ol, aşk ve şevkle çalış, nasibin her neredeyse gelir seni bulur derlerdi.

Sen zaten iyi niyetliysen, şehir seni alır, sıçratır, hatta uçurur. Yok, önce ben, sonra ben, ardından yine ben demişsen, kaç kere sıçrayabileceksen orasını da var kendin tahmin et! Bu şehir elinden tuttuklarını bugüne kadar nerelere getirmedi ki?

Kendini şehrin üstünde görenleri gördü.

Kendine çalışanları da, şehir için karşılık beklemeden gece gündüz koşanları da gözler önüne serdi.

Kim ne yaptı?
Kim bir şeyler yapıyormuş gibi göz boyadı?

Kim havanda su dövdü?

Kim iplere un serdi?

Hepsinin tek bir şahidi vardı.

Şehir…

*****

Konya vefa şehri…Konya’ya vefa yakışır. Vefa haddizatında istisnasız bütün Payitahtların ortak noktasıdır. Vefa çok uzaklarda değil, mesele vefayı görebilmekte, vefayı gösterebilmekte…

Kılıçaslanlar şehri olan Konya, tarihi dokusuyla ve güçlü kültür yapısıyla, ben buradayım, ben hazırım demeye devam ediyor.

Ancak biz sadece şehrimizi değil, Sanatçılarımızı da boynu bükük bıraktık…

Bu dünyadan ayrılanlar gözleri açık gitmeye devam ediyorlar.

Onları anlayamadık, ellerinden tutamadık, kol kanat geremedik, bir araya getiremedik.

Bazı adımlarda bir hayli geç kaldık…Verilen sözler yerine gelmedi, destekler cılız kaldı

Bu şehre hizmet etmiş birini hatırlamak için onun ölümünü beklemek gibi bir yanlışlığın içine düştük. Bu yanlığımız halen sürüyor.

Öyle bir insan vefat ettiğinde hemen neler deniyor.

Bu yıl içinde anmayı düşünüyorduk, Nasip değilmiş, Vah..vah..tüh..tüh…

Yaklaşımlarına çok şahit olduk.

İyi hoş da…

Ondan önceki yıllar nerelerdeydiniz?

*****

Ne mi diyelim?

Giden gitti, bari şu an sağ olanları, hayatta olanları hatırlayalım.

Plana, programa yani öteleme hikayelerine geçmeden, hemen…

Konya sanatına ve kültürüne ömrünü vermiş insanlar var.

Dünya fani dünya…

Ölümlü dünya…

Unutanı da unuturlar.

Bile bile unutanları, bir daha hatırlayanda olmaz…

Şehrin ruhu, şehrin hafızası hiçbir şeyi unutmaz.

Aşkın kapısı Konya’ da aşıklara kapalı kapı yoktur. Bu şehrin kapısı gönül kapısıdır. Gönül kapısına da çalmadan girilir. Kapı geleni bilir. Gelen de kapıyı…Kapıyı benim sanan, açmayan da kendi bilir…

*****

Adları bu şehirle özdeşleşen sanatçılara, müzisyenlere, sanatkarlara hiç mi bir vefa borcumuz yok?

Şems-i Tebrizi yüzyıllar öncesinden bakın ne demiş; “Yaşarken anlayamadıkları değerleri, öldükten sonra anlamanın kimseye faydası yok. Sevdiğinizi dirileştirmenin yolu, hayatın tazeliğinde itiraf ve ifade etmektir.”

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Erol Sunat Arşivi
SON YAZILAR