Akif Kuruçay

Akif Kuruçay

Mahkûmiyet

Mahkûmiyet

İnsanın takdir beklentisi üzerinde neredeyse bütün psikolog ve psikiyatrlar fikir birliği içindedir. Aslında tecrübe eden herkesin bildiği bu durumu daha derli toplu ve saygın bir biçimde ifade edebildikleri için bu iki zümreyi bilhassa zikrettim. İnsanlar, yaptıklarından dolayı takdir edildiklerinde doğal bir tepki gösterir, mutlu olurlar. Beğenildiklerine kâni olduklarında, nedenler ve niçinler üzerinde oyalanmayı fuzuli kabul ederler. Tatmin duygusunun yarattığı hazzı yeniden yaşayabilmenin yolu, benzer durumlar için yine aynı eylemlerin tekrar edilmesinden geçer. Bazen bir çift söz, bazen yarım bir gülümseme, bazense gururlu bir suskunluk şeklinde beliren otomatik bir tepkidir bu. Şımarmak da buna dâhil elbette.

Yine birçoğumuzda takdir edilen insanların daima daha iyisini yapmak isteyeceklerine dair bir inanç vardır. Mezkûr uzmanların bu konuda hemfikir olup olmadıkları hususunda kesin bir şey bilmiyorum, belki  ellerinde bunun olabileceğine dair subuti deliller mevcuttur. Ancak ben, işin buraya kadarki kısma pek katılmıyorum. Sosyal, siyasi mecralar, aktörler vs. etrafımızda gözlemlenebilecek her türden yapı içerisinde kendine yaşama, hatta kolayca üreme imkânı bulan kritik bir zaaf var: tutarsızlık.

İnsanın topluma karşı sorumluluklarında ahlakın işlevine dair klişe bir ifade vardır: “herkesin başına polis dikemeyiz.” (Eğer biraz naziksek ifadedeyi “memur” diyerek yumuşatmaya dikkat ederiz.) Her durumu, talimat, nizamname, kanun gibi bağlayıcı hukuksal metinlerle kontrol altına almaya; ebediyete kadar sürecek dünyevi bir kosmos inşa etmeye hevesli devletler, hükümetler, devlet başkanları en nihayetinde gelip bu türden bir mazerete sığınmak zorunda kalırlar. Yani lafı, kanun manun hepsi hikâye, ahlaktır esas mesele demeye getirirler.  

Takdir edilesi davranışların çoğunda (bence tamamında) toplumsal bir yarar mevcuttur. Meseleye ahlaki açıdan yaklaştığımızda bu davranışların takdir görsün görmesin yapılması gerektiğini biliriz. Ama önce bir iman hâlinde ortaya çıkar bu düşünce. Vicdanımız bu imani temayülü yasaya dönüştürür. İyi ve kötü, doğru ve yanlış olan nedir? Cevabını yazılı hiçbir hukuki metne bağlı kalmaksızın, böyle bir metnin varlığına ihtiyaç duymaksızın net bir şekilde verebiliriz. Dolayısıyla bizi motive etmesi gereken, kulaklarımıza ulaşan alkış sesleri değil, bu nümayiş ve curcunada sesini bize ulaştırmaya çalışan vicdanımızdaki yasadır.

Vicdanımızda yediğimiz mahkûmiyeti hiçbir alkış azat edemez.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Akif Kuruçay Arşivi
SON YAZILAR