Şekere zam, yola devam
Daha evvel de defalarca yazdım. Şeker önemli bir gıda ancak yağ, et, sütlü mamuller ve ekmek gibi insan beslenmesinde o derecede elzem bir gıda değildir. İnsan beslenmesinde şeker başka gıda kaynaklarından da (meyve, diğer şekerli kaynaklar (glikoz, fruktoz, laktoz vs.) dan da sağlanabilir.
Türkiye’de şeker ve şeker sanayinin ekonomimizde önemli bir yeri vardır ve bu inkâr edilemez. Yani, sakkaroz şekerine bağlı sanayii (kristal: toz, çikolata, gazlı içecekler ve diğer gıda sanayileri) sebebiyle kristal şekerin sektör ürünlerine çarpan etkisi oldukça büyüktür. Bu gelişmeler ve uygulamalar şeker pancarı, ham şeker ve işlenmiş ürünler sanayiinin önemini azaltmaz, aksine artırsa da anlatılmak istenen insan beslenmesinde ki önemi diğer temel gıda sanayi mamullerinin altındadır denebilir.
Durum bu da, bu sene ki son 3-4 ay içinde şeker üzerine yapılan tartışmalar hayli gündem almıştır. Şeker pancarı yeterince üretilmiyor, kristal şeker üretimi yeterli değildir, şekerde dışa bağımlılık artmıştır. Pancar üretimi düşmektedir, özelleştirme şeker pancarı üretimine dolayısıyla şeker üretimine darbe vurmuştur gibi çok şeyler denilmiştir. Şekerde fiyatların artması pancar üretimi ile ilgili politikaların iyi yönetilememesi nedeniyle olmuştu denilerek, şeker günah keçisi sayılmıştır.
Buraya kadar tamam da, bundan sonraki ele alınacak olaylar ve uygulamalar can acıtıcı durumda. Esas mesele şeker pancarı veya sakkaroz şekeri üretiminin Ülke ihtiyacına cevap verip vermemesi değil, hammadde ve şeker üreten fabrikaların uygulanan politikalardan nasıl etkilendiğidir.
Bir ülkede bir ürünün üretimi olmaz ise o ürünün üretim politikaları konuşulmaz, bundan ziyade ihtiyacın nasıl karşılanıp karşılanmayacağı ele alınır. İhtiyaç yoksa da hiç konuşulmaz. Ülke olarak kahve üretim politikalarını veya kahve ihtiyacının nereden ve nasıl karşılanıp karşılanmayacağını ele alıyor muyuz? Elbette hayır, bunun gibi işte.
Geçen günlerde nihayet sakkaroz şekerine zam geldi. Zam 2 kademede uygulanacak. Zam yapıldı, oldubitti. Şekere zam gelmeden önce piyasa kendiliğinden zamlanmış idi. Yani resmi zam yapılmadan, özel, koperatif ve devlet fabrikaları zam yapmadan önce piyasa bir panik havasında zammını yaptı. Bu yanlışta devlet değil, daha çok fert ve tüketim şirketleri pay sahibi oldu. 2021 sonu, 2022 başında, dünyada oluşan panik ile gıda fiyatlarında ciddi bir atış oldu, bu artıştan Ülkem daha çok etkilendi. Bir arkadaşın ifadesi ile evine 6 çuval (300 kg) şeker alarak piyasayı hareketlendirenler suçlu.
Öte yandan tonu 5 bin TL ye mal olan şeker yine tonu bir şekilde 15-20 bin TL arasında tüketime sunuldu. Kim kazandı ya cevap, stokçu ve toplu alım yapan bazı gıda sektörü diyebiliriz.
Zarar eden kim oldu ya, cevap ise pancarın tonunu 500 TL ye veren üretici ve şekerin tonunu 5 bin TL ye mal ettiği halde piyasaya tonunu 7 bin TL ye veren fabrika (kardan zarar) diyebiliyoruz.
Bu yanlışları bir araya toplayıp değerlendirmeye alındığı zaman, alnı ve sırtı terleyerek üretim yapan pancar çiftçisi ile tonunu 5 bin TL ye mal eden ve 7 bin TL ye satan (4-6 ay önce) şeker fabrikalarının stokçudan alacağı var. Halen stoklarında sakkaroz şekeri bulunduran şeker fabrikaları olsa da (bunun 500-600 bin ton kadar olduğu söyleniyor), ülkesel olarak üretilen şeker çoğunlukla piyasaya 4-5 ay önce vermiş durumdadır. Kendilerine kalan 5-600 bin ton şekeri yeni fiyatlarıyla tüketime sunan şeker fabrikaları teselli de olsa yapılan zamlardan düşük oranda da olsa payını almış olacaktır.
Ya, çiftçi? Kusura bakmasın ve ağzını yalasın mı diyelim. Ondan sonra da yeterince hammadde bulamadığını iddia eden şeker fabrikaları, bundan sonra da hammadde içi belki de dizlerini dövecek, yapılanlardan üzüntü duyacaklardır.
Hammadde ve mamul madde üretiminden tüketime sunuluncaya kadar ki safhada herkesin emeğine ve harcamasına göre pay dağıtılması, bu payda esas hammadde üreticisinin korunması esas olmalıdır.
Doğruya, hep doğruya ulaşılması; gıdanın değerinin daha iyi anlaşılması dileklerimle; kalın sağlıcakla.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.