Enflasyon da yaşanan dalgalanma, enerji maliyetleri, stokçuluk ve fırsatçılık derken Aralık ayında gelen bir zam dalgasına şahit olduk. Adına Fırsatçılık Furyası diye kaleme aldığım köşemde konuttan beyaz eşyaya, gıda ürünlerinden teknolojik aletlere kadar çoğu kalemdeki zam oyununu aktarmaya çalıştım.

Aslında hep içimizi karartmamak, sürekli aynı şeyleri ısıtıp ısıtıp vermemek adına birçok bilgiyi de kaleme almamıştım. Ancak bu yazımda 2 ana başlıkta farklı ancak birbiriyle girift sektörlerin değerlendirmesini aktarmak istedim.

Başta ülkemizde yaşanılan ve Konya Ovası’nı da etkisi altına alan kuraklık, bu kış kendini iyiden iyiye hissettirmeye başladı. Bu durumun ilerleyen süreçte rekolte düşüklüğüne ve beraberinde ithalata yönelmemize neden olması kaçınılmaz olabilir. Tabi bu da başta buğday, arpa, küspe, ayçiçeği gibi ürünlerin fiyatlarının artmasına.

Bu konuya ek olarak geçtiğimiz sene büyükbaş üreticisi artan yem ve enerji maliyetlerinden dolayı sağmal ineklerini kesimhaneye göndermişti. Bu hareket çiğ süt piyasasını yükseltirken et ve et ürünlerinde gelebilecek zamların ya önüne geçmiş ya da zam oranlarının düşmesine fayda sağlamıştı.

Son 2 hafta da başta et ve et ürünleri olmak üzere süt ve süt ürünlerindeki artış dar gelirlinin bütçesini zorlamaya başladı. Dar gelirli için her hafta bir yana dursun aylık olarak et almak hayal oldu.

Bu tabloya baktığımızda karşımıza farklı senaryolar çıkıyor. Ancak üretici zaten ‘yem fiyatları yüksek hayvanlarımıza bakamıyoruz’ diyerek hayvanını kesime gönderirken kuraklıkla beraber yaşanılacak olan rekolte düşüklüğü yem fiyatlarını daha da artıracak.

Peki bu durumda hayvanını satmayan üretici kesime gidecek mi? Damızlık ya da sağmal ineklerin kesimi devam edecek mi? Kesimler devam ettikçe çiğ süt alım fiyatları ne olacak?

Kısacası bir biriyle beslenen tarım ve hayvancılık sektöründe zam haberlerini sürekli duyacağız gibi. Yani dar gelirli için artık süt de hayal olacak, süt ürünleri de.