Tabiat uyarıyor, Konyalılar duymuyor
Bana göre sosyal mecraların en güzel yanı, tarihe düşülen notları belli bir süre sonra hatırlatması…
İyi – kötü biriktirdiğiniz anıları yıl dönümlerinde sosyal medya hesaplarınızın anılar bölümünden görebiliyorsunuz. Anılarınızı görmek için herhangi bir gayret göstermenize de gerek kalmıyor, zaten bildirim göndererek, “Şu tarihte bunu yapmıştın, bu tarihte şöyle fotoğraf paylaşmıştın…” gibi hatırlatmalar yapıyor.
Sosyal mecradaki hesaplarını çöplük gibi kullanmayanlar için bu alan hayatınızdaki önemli gelişmeleri kaydeden önemli bir hafıza, önemli bir arşiv kanalı… Tabi bu arşivin kalıcı olması konusundaki güvenilirliği tartışılır. Sonuçta size ait olmayan bir mecrada sizin için ayrılmış bir alanda bir şeyleri paylaşıyorsunuz.
Asıl konumuza dönecek olursak…
Bundan 6 yıl önce dün Konya’dan bir fotoğraf paylaşıp not düşmüşüm… Demişim ki Yağış bu şekilde devam ederse Konya’yı sel alır…
Geçmişi biraz daha irdelediğimde 2019 yılının Eylül ayında Konya’da rahmetin bol miktarda düştüğünü, güz dönemi yağışlarının tam da zamanında düştüğünü, rahmet anlamında bolluk ve bereketin hakim olduğunu; bununla birlikte hava sıcaklık değerlerinin de bugüne göre çok daha düşük seviyelerde olduğunu gördüm.
Meteoroloji uzmanları bugünlerde hava sıcaklıklarının mevsim normalleri seviyesine düşeceğini, tüm Türkiye ile birlikte Konya’nın da yağışlı bir periyoda gireceğini söylüyor. Belki biz bu yazıyı paylaştığımızda, siz bu satırları okurken rahmet damlaları gökyüzünden yere süzülüyor olacak. Gaybı bilemeyiz… Zaman zaman söylediğim gibi meteoroloji olaylarıyla ilgili konularda biz, doğruya en yakın yalanı söyleyenlerin yalancısıyız.
Birkaç yıl içerisinde tabiat olaylarındaki değişim, mevsimlerin kayması hatta ilkbahar ve sonbahar mevsimlerini neredeyse hiç yaşayamaz olmamız aslında iklim konusunda ne kadar sıkıntılı bir süreç içerisinde olduğumuzu da gözler önüne seriyor.
Bununla birlikte su kaynaklarımızın her geçen gün azalmasına bağlı olarak ilgili kurum ve kuruluşlar tasarruf konusunda çağrı üzerine çağrı yapıyor.
Yeraltı su kaynaklarının çekilmesi, obrukların artması, derelerin kuruması, Konya’yı besleyen barajlardaki su miktarının ciddi oranlarda azalması gibi hususlar da esasen tabiatın bize birer uyarısı olarak alınmalı, kabul edilmeli ve gereği yapılmalı.
Suyun azaldığıyla ilgili her gün yeni bir haber veriyoruz. Kuruyan göller, dereler… Burada amacımız felaket tellallığı yapmak olmamakla birlikte hepimizi ilgilendiren bu önemli konuda bilinç sahibi olmak ve herkesi bilinçli olmaya davet etmektir.
Su tasarrufu konusunda hassasiyet gösteren bir azınlık var ki, musluktan 5 saniyede bir kere tekrar eden damlalara bile tahammül edemiyor. Ne güzel bir bilinç, ne güzel düşünceli insanlar…
Bir kısmımız da var ki özellikle taşrada, çiftçilikle uğraşanlar… Hakkı gözeterek işini yapanlar, hakka girmeyenler üzerine alınmasın da açtıkları kaçak kuyulardan çektikleri binlerce metreküp su ile kul hakkına giriyorlar.
Konya Büyükşehir Belediye Başkanı Uğur İbrahim Altay’ın bir toplantı şehirdeki su kaynaklarının durumu ile ilgili kendisine yöneltilen soruya, tasarrufun dinimizin emri olduğunu hatırlatıp, sadece kriz anlarında değil her zaman ve hayatın her alanında tasarruflu olmak gerektiği yönündeki cümlelerinin ardına başta çiftçiler olmak üzere herkesi su konusunda hassas davranmaya davet ettiğini hatırlıyorum.
Bu toplantıda Başkan Altay, tüm şehrin yapacağı tasarrufun, çiftçilerin yapacağı tasarrufun yüzde 1’i nispetinde bile etkisi olmayacağını belirterek, önemli olanın çiftçilerin tasarruf konusunda hassasiyet göstermeleri olduğuna da özellikle vurgu yapmıştı.
Kuruyan dereler, çekilen sular, oluşan obruklar, küçülen göllerle yer yüzeyindeki su miktarının azaldığı konusunda tabiatın bize verdiği uyarıları dikkate almak gerektiğini naçizane hatırlatarak yazımızı noktalayalım.
Cumanız hayrolsun…
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.