Malumunuz yerel seçimler yaklaşıyor. Siyasi partilerin aday adaylık başvuruları neredeyse bitmiş durumda. Her siyasi partinin bir kıstası var: Hesabı değil hasbî insanların aday yapılması lazım.

Büyüklerimden dinlediğim Refah dönemi hatıraları seçim sürecinde yeniden aklıma geldi. Refahlı zamanlarda, zorluk, çile ve maddi yetersizlik içerisinde samimiyet ve hasbîliğin yoğrulduğu Refah partili bir belediye başkanının sokakta tamir yaparken veya yeri süpürürken görülmesi alışılmış bir durummuş.

Aslında nebevi sistem bizlere çizmişti nasıl hareket edilmesi gerektiğini . Liyakat değil sadakat baz alınıyor artık. Oysa "işi ehline verin" buyrulmuyor muydu? Seçilen kişilerin devamlı bir denetime tabi olması gerekli ama maalesef tam manasıyla uygulandığı söylenemez.

Refahlı zamanların belediye başkanlarının hakkaniyet içerisinde çalışmaları olmuş. Rüşvet alan da veren de melundur Hadisi şerifini tabela olarak belediyelere asmışlar . "Halka hizmet hakka hizmet" mottolarıyla yola çıkmışlar. Müslümanca yaşantıları onlara belediyenin ve makamların onlara birer emanet olduğunu söylüyormuş. Rikkat ve dikkat içerisinde emanete sahip çıkmışlar. Makamın bir fors meselesi değil ateşten gömlek olduğu düşüncesi içerisinde hareket etmişler.

O dönemlerde festival, ajans, ihale kavramları yokmuş. Refahlı zamanların belediye başkanlarının önemli bir kısmı hala kirada oturan, minibüs ve otobüs kullanan insanlar

Aslında bu şekilde yaşantılarının olması hayret edilecek bir durum değil. Asıl hayret ve garipsenmesi gereken durum bugün konjonktür. Artık çoğu kavramları, hasletleri yitirdik. Manevi iklim yitirdik. Maneviyattan maddiyata doğru yol alındı. O yüzden belediye başkanlık adaylıklarında örnek olacak konumda, halkın gönlünde olup halkta karşılığı olan insan çıkmıyor veya çıkartılmıyor.

20 yıllık süreçte ehil ve hakkaniyetli yönetici olabilecek insan yetiştimi ? . İsmi zikredildiği zaman yüzümüzün tebessüme gark olduğu insanlar... Tabii sorulması gereken sorulardan bir tane de şu: Şu belediye başkanlarının adaylık süreçlerinde adeta slogan haline getirip söyledikleri "mukaddes davamız, aziz davamız" söylemlerini seçilip ve görevleri bittiği zaman bu sözlerinin ruhuna bürünüp davaya sadakatle hizmet eden kaçta nedir? Muamma.

Sn. Cumhurbaşkanı belediye başkan adaylarında ehliyet ve liyakat arıyor. Tevazu timsali olmalarını istiyor. Kibir abidesi kişileri istemiyor. Fors putunun kırılması gerekiyor. Makamlar güç alınan değil, güç koyulan yerlerin olması gerektiği aktarılmalı öğretilmeli .

Buradan muhafazakar siyasi parti liderlerine acizane bir tavsiyede bulunmak istiyorum. Tasavvuftaki "nefis tezkiyesi" kavramı var, malumunuz. Alın bu kavramı kullanın siyasetinize uyarlayın . Partinizdeki insanlara hemen makam vermeyin. Partinizin zahmet noktalarında sınayın. Çay dağıttırın, vs. gibi. Kimin hasbî, kimin hesabi olduğunu göreceksiniz. Makamlar zahmetten doğan rahmet tecelli vesilesi yerlerdir.

(Nasıl yaşarsanız o şekilde yönetilirsiniz) hadisi şerifi hatırlatmak isterim.

Allah’a emanet olun