ATATÜRK’ÜN SAYESİNDE!
Yazımın başlığı, ilhamı Öksüz Ozan Ahmet Yıldırım’la, Aşık Enser Şahbazoğlu’nun, “Atatürk’ün Sayesinde” başlıklı atışmasından.
Halk Aşıklarının gönüllerinden kopup gelen duygular, aşklar, sevgiler, sevdalar sazlarına söz olmuşsa, sazlar dile gelmişse, boşuna değildir.
Aşıklarımıza teşekkür ederek, bu güzel atışmanın bazı bölümlerini sizlerle paylaşmak istiyorum;
Öksüz Ozan;
Açıldı İstiklal yolun / Atatürk’ün sayesinde / Kılıç kalkan tuttu elim / Atatürk’ün sayesinde
Enser Şahbazoğlu;
Bu günleri yâd etmemiz / Atatürk’ün sayesinde / Sevda uğruna tütmemiz / Atatürk’ün sayesinde
Öksüz Ozan;
Vatanım aldı nefesi / Kırdık zincirli kafesi / Yükseliyor ezan sesi /Atatürk’ün sayesinde
Enser Şahbazoğlu;
Asaletten gelen eriz /Asırlardan beri biriz / Alem bilir bizler hürüz / Atatürk’ün sayesinde
Öksüz Ozan;
Şenlendi evim otağım / Bar verdi kurumuş bağım / Dalgalanır al bayrağım / Atatürk’ün sayesinde
Enser Şahbazoğlu;
Geçilmez ülkümüz oldu / Bölünmez ülkemiz oldu / Çağdaşlık ilkemiz oldu / Atatürk’ün sayesinde
Öksüz Ozan;
Ne keder kaldı nede gam / Can içinde can buldu can / Bayram etti bütün vatan / Atatürk’ün sayesinde
Enser Şahbazoğlu;
Gül gülistan yaşıyoruz / Nice engel aşıyoruz / Hiç yılmadan koşuyoruz / Atatürk’ün sayesinde
Öksüz Ozan;
Dindirildi nice acı / Kucaklaştı kardeş bacı / Tazelendi Türk’ün gücü / Atatürk’ün sayesinde
Enser Şahbazoğlu;
Olanlara boyun büktük / Neler gördük, neler çektik / Düşmanı denize döktük / Atatürk’ün sayesinde
Öksüz Ozan;
Şahbazoğlu yaşıyorsa / Öz kabından taşıyorsa / Öksüz Ozan coşuyorsa / Atatürk’ün sayesinde
Enser Şahbazoğlu;
Şahbazoğlu çözüyorsa / Öksüz Ozan seziyorsa / Böyle özgür yazıyorsa / Atatürk’ün sayesinde
YUNUS’U, MEVLANA’YI, MUSTAFA KEMAL’İ SEVEN, İNSANI SEVER!
Mustafa Kemal, Türk tarihini, Türk Medeniyetini ve üzerinde devletler kurulan bu coğrafyayı tartışmasız en iyi bilenlerin ve irdeleyenlerin başında geliyordu.
Onun kurduğu ve temellerini attığı Cumhuriyet, onun yücelttiği ve banisi olduğu Türkiye Cumhuriyeti Devleti, onun övgüyle bahsettiği, neredeyse bütün dünyaya karşı omuz omuza birlikte savaştığı ve zaferlere ulaştığı Türk Milleti,
“Dünyada hiç bir milletin kadını, ‘Ben Anadolu Kadınından fazla çalıştım. Milletimi kurtuluşa ve zafere götürmekte Anadolu Kadını kadar emek verdim’ diyemez” dediği fedakar Türk kadını, onu unutmadı.
Özellikle, Türk kadınlarına verdiği değerin ve sağladığı imkanın bugün yanına yaklaşılamıyor. Bugün, kadınlarımıza sağlandığı söylenilen imkanların, bir yığın kuru laf kalabalığından öteye gidemeyen slogan türü yaklaşımlar olması ise sadece günü kurtarmaktan ibaret!
Türk Milletinin neden Mustafa Kemal dediğini, neden Mustafa Kemal’de ısrar ettiğini, neden Mustafa Kemal’den vazgeçmediğini, neden Mustafa Kemal’in yerine bir başkasını koyamadığını anlamak istemeyenler, geriye doğru bakıp ben nerede ne yanlış yaptım diye bir muhasebe yapmak istemeyenler, bakmayı unuttukları aynalara bakmamakta inat ediyorlar!
Bu coğrafyanın, haklı olana hakkını teslim eden bir coğrafya olduğunu bilmiyorlar mı?
Bu coğrafya konuşmaya başladığında, dağların, taşların, ovaların, nehirlerin hep bir ağızdan konuştuğunu unuttular mı? Yalandan köprülerin, yalanla inşa edilen surların, kalelerin kendiliğinden yıkıldığını, uyduruk dayanakların bir anda çöktüğünü, cümle yalancıların altında kaldığını tarihlerden okumadılar mı?
Bu coğrafya konuşmaya başlarsa, o şahitlik hiç bir şeye benzemez! Görmüyor, bilmiyor, duymuyor sanırsınız. Ne dal unutur, ne yaprak, ne böcek, ne çiçek!
Gökteki yıldızlar şahittir olan-bitene. Ayaklarımızın bastığı toprak dünden şahitlik eder de şaşar kalırsınız! Bu coğrafya, gönülden sevileni, övüleni ne unutur, ne unutturur.
Mezarlıklar unutulanlarla, adı anılmayanlarla, arkasından hayır dua edilmeyenlerle doludur. Ah alanlar, adı beddualarla anılanlar huzur bulamazlar iki cihanda da.
“Sevelim sevilelim, dünya kimseye kalmaz” diyen Yunus’a hiç kulak verenlerden olmamışlardır onlar. Ne dün, ne bugün!
Mustafa Kemal, aramızdan ayrılışının 81. yılı da olsa, aramızdan hiç ayrılmamış gibi, yanımızdaymış, yanı başımızdaymış gibi. Çünkü, sevenin sevdiğinden vazgeçemediği o. Gönüllere hükmeden, gönüllere sev diyen, sevdirdikten sonra, kim ne karışır, kim ne diyebilir ki?
Sevgiyi engelleme düşüncesinde olanlar, engellediklerini zannedenler keşke sevmeyi bilselerdi, keşke sevmenin, sevginin erdemine erselerdi.
Eğer sevmiş olsalardı, bugün sevenlerden olurlardı. “Yaratılanı severim, Yaradan’dan ötürü” diyen Yunus Emre bu topraklarda doğdu. Bu topraklarda kalplere dokundu dağ-taş, ova-bayır demeden.
Yunus’u seven, Mevlana’yı seven, Mustafa Kemal’i seven, insanı sever, insanı anlar, kalplere dokunur. Bir olur, birlik olur, beraber olur. Düşmanlıktan, kinden, nefretten, ayrıdan-gayrıdan uzak durur. Sen demez, ben demez, sizden demez, bizden demez. El ele verip Türkiye olur!
SİZİ YARI YOLDA BIRAKMAYAN KAÇ KİŞİ TANIYORSUNUZ?
Mustafa Kemal’in bu dünyadan ayrılışının üzerinden tam 81 yıl geçmiş. Dedelerimiz, babalarımız ve bizler onun yerini dolduracak birini daha görememişiz, bulamamışız.
Kimseyi onun yerine koyamamışız!
Yedi düvelle savaştığı uzun yıllarda, onu yalnız bırakmayan, yanında duran, nereyi işaret ettiyse oraya yürüyen, ona sonuna kadar inanan ve güvenen bir milletle, imkansızı başarmış Mustafa Kemal!
Arkasından korkmadan, aklına hiçbir şey getirmeden yürünecek kim var diye soranların aldığı tek cevaptır Mustafa Kemal!
Sizi yarı yolda bırakmayan, yolda sizi başka yol arkadaşlarıyla değişmeyen, tehlikelerle bir başınıza kaldığınızda imdadınıza koşan, size yalan söylemeyen, uçurum kenarından sizi çekip alan, size bir şey olmasın diye en önde yürüyen, güven veren, kör tünellerden yürüyüp ışığa ulaşan, zifiri karanlıkta yürüyüp yolu ışıtan aydınlatan, dağlarda, en sarp geçitlerde yürüyüp yolu, izi bulan, kimsenin kaybolmasına rıza göstermeyen, kararından ve sözünden geri adım atmayan, inandığı davadan, inandığı hedeften sapmayan, kendinden çok daha fazla beraber yürüdüğü insanları düşünen kaç kişi tanıyorsunuz?
Ardından yürüyebileceğiniz bu vasıflara sahip kaç kişi tanıdınız?
Bizim neslimiz, o ardından yürünecek insanı, onun süvarilerinden, onun Ayyıldız fedailerinden, onun gazilerinden, onların gözleri yaşlı anlattıklarından dinledi.
İşgal altında, her köşesi yanan kavrulan, özgürlüğü, hürriyeti elinden alınan, zorla toprağına, malına mülküne el konulan vatan toprağını ve insanlarını içine düştüğü bataklıktan çekip kurtaran kaç kişi tanıyorsunuz?
Atatürk’ün sayesinde diyemeyenler, demek istemeyenler, zorda ve darda kaldığında, Atatürk’ün sözlerine, posterlerine, afişlerine sarılanlar onu anlayamadılar, anlamak istemediler, kendilerince bir mecburiyet hissetmedikçe de, anlıyormuş gibi görünmeye çalışmadılar!
Ne demişti Mustafa Kemal Atatürk, “Beni görmek demek behemahal yüzümü görmek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu kafidir.”
Ruhun şad, mekanın cennet olsun Atatürk!
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.