BİTKİ ISLAHI, ARGE ve YENİ AÇILIMLAR
Pandemi sonrası küresel anlamda devletlerin en üst seviyesinde dahi konuşulan dengelerin hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı, dengelerin yeniden kurulacağıdır. Ne olacak, ne değişecek yakında göreceğiz ama şu ortaya çıktı ki; hangi sistemde olursa olsun tarım ve gıda insanın birinci önceliğidir.
Bu anlayışın hâkim olmasının mecburiyetleri var. Dünyada tarımsal üretim yapılan ve yapılabilecek alanlar mütemadiyen sonsuz değil. Ya da olan üretime henüz açılmayan kaynakları herkesin ulaşabileceği yerler değil. Bu durumda her ülke kendi kaynaklarını en iyi, en verimli ve en ekonomik üretimler için kullanmak zorundadır. Bu zorunluluk Türkiye için daha da ileri seviyededir. Ülkeler üretim politikalarını ilgili bakanlıklarınca belirler, uygulamasını örgütler (kooperatif, dernekler, birlikler vs.) aracılığı ya da özel-tüzel şirketlerce gerçekleştirilir.
Ülkemin kaynaklarının verimli kullanılması yönelik işletme yapımız, miras intikali, su arzı gibi birtakım problemler nedeniyle ülkesel üretim planlaması ve de bilimsel anlamda ileri derecede ekonomik üretim yapılması hayli zordur. Böyle deyip oturacak halimiz yok. İşin mutfağındaki çiftçisinden, en üstteki bakana hatta Devlet Başkanına kadar bu işi çözümü için birtakım tedbirler almak ve çözüm odaklı uygulamalara imza atmak zorundadırlar.
Öncelikle şunu iyi biline ki, zor günlerde tüm dünya insanının aradığı en önemli şey gıda olmuştur. Son günlerde olduğu gibi, öncelikle uzun süre ayakta kalmak için gıdaya ulaşmanın hesabını yapmakta, sonrasında diğer ihtiyaçlara yönelmektedir. Ne yazık ki bu dönemlerin en kötü alışkanlıklarından biri de karaborsacılık, ardından da elde kalan mallarını stok yapılmasıdır. Maalesef böyle durumlara en gelişmiş devletler dahi mani olamamaktadır. Buna rağmen yukarıda belirttiğim gibi elimizi kolumuzu bağlayacak değiliz. Devlet tedbir olarak önceden doğru politikalarla çözümler üretmeli, kaynaklarımızın durumu konuşmalıdır. Bu konuda buğdaydan örnek verelim.
Buğday genelde de kırsalda yetiştirilir. Özel durumlarda ilk saldırdığımız ekmeğin hammaddesi olan buğdayın ortalama dekar verimi uzun yıllardır 260 kg civarında. Basit bir hesapla ortalama verimi 50 kg artırabilseydik her yıl 4 milyon ton fazla üretim yapmış, yeterli hale geldiğimiz gibi ithalatımızı da düşürürmüş olurduk. Sıkıntı ARGE yatırımlarına yeterince önem verilmemesidir.
Tarımda ARGE yatırımları ve ıslah programlarına özel bir önem verilmesi gerekir. ARGE ye bugün yapılan yatırım en az 10 sene sonra karşılığını bulur. Bu bakımdan öncelik ayakta kalmak olduğundan ıslah programları ve ARGE ye özel sektör hemen hemen girememektedirler. Konuyu buğday ile daha açalım. Dekara buğday verimi Almanya’da 860 kg, Fransa’da 730 kg, İtalya’da 380, Türkiye’de 260 kg dır. Bu düşüklükte iklim değerlerimiz bu ülkeler kadar güzel olmaması vardır ama bizde sulu alanlarda buğday üretiliyor, verimin kısmen yüksek olmasının sebeplerinden biri de budur. Kuru alanlarda veriminin 200 kg kadar olduğunu, yağış olmazsa hiç ürün alınamadığı da biliniyor.
Yapılması gereken tarımla ilgili tüm resmi özel tüm kurumların ele ele vererek bitki ıslahı konusunda en kısa zamanda ARGE alanında yatırımlar yapmalı, devamında bulunduğumuz coğrafyanın iklim avantajını dünya açacak çeşitlerin elde edilmesi yönünde kullanmak olmalıdır. Islah uzun vadeli bir iş olsa da, birkaç sene sonra kendini yüzlerce misliyle geri döndüren bir çalışmanın adıdır. Bunu ispatı son 15 yılda bitki ıslahında özel sektöre verilen değer onları son yıllarda dünyaya açmaya yetmiş, sürekli ithal eden bir ülkeden en azından ithal ettiği kadar ihraç eden bir ülkeye getirmiştir.
Son cümlem mera alanları ile ilgili yeni uygulamalara ve politikalara duyulan ihtiyacın ortaya konması olacaktır. Bunca yıl boş bırakılan ve mera ıslahı adı altında karınca yürüyüşüyle alınan yoldan hedefe kaç yılda ulaşılır sorulmalıdır. Meracılar başta bunu tartışmalı ve ne olabiliri ortaya koymalıdır. Yasaya dayanarak merayı boş bırakmak soruna çözmüyor, meralar bir şekilde üretime kazandırılmalıdır.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.