Erol Sunat

Erol Sunat

HARCAMA, ENFLASYONUN BELALISI LAKİN…

HARCAMA, ENFLASYONUN BELALISI LAKİN…

Enflasyonla mücadele edebilmenin,  önünü kesebilmenin, evlerimizden,  sokaklarımızdan ve semtlerimizden gönderebilmenin yolu harcama yapmaktan geçiyor!

Geçiyor, geçmesine de…

Harcama yapacak para mı var?

“Cep delik, cepken delik, cebimde yok metelik” diyen herkes rahmetli Orhan Veli’nin şiirini mırıldanıyor! Gerçekten insanımızın cebinde harcayacak para yok!

Olsa, enflasyonun iflahını vatandaş kesecek! Tersi olduğu için, enflasyon vatandaşın iflahını kesmeye devam ediyor!

Para, tuzu kuru olanlar da, hali vakti yerinde olanlarda, zenginliğini belli etmeyenlerde aramadığın kadar çok, biz vatandaşlarda yok diyenler haksız mı?

Genel nüfusumuzun,  yüzde 70’lere varan bölümünde harcama yapma imkanları kısıtlı!

Asgari ücretlilerde ve emeklilerde bu durum içinden çıkılmaz bir halde!

Hele birde ev kirası verenlerdenseniz, kuruşunuzu dahi hesap eder bir haldesiniz demektir.

Bu durumda güvendiğiniz dağlara devamlı karlar yağar durur!

Eğer insanlar, güvendiğim dağlara o kadar çok kar yağdı ki, bıktım usandım artık demeye başlanmışlarsa, ne mi olur?

O güvenilen dağlar,

Bembeyaz karlarıyla,

Başındaki dumanıyla baş başa bırakılır,

Senin yanında çok durdum,

Senin değil, benim sana hakkım çok daha fazla geçti,

Kusura kalma, hadi bana eyvallah diyenler çeker giderler, onca zaman yanında durdukları dağın yanı başından.

Zam yapanlar, bu gerçeği, bıçağın kemiğe dayandığını, hatta kemiği kesmeye başladığını göremediler, bilemedilerse diyecek bir şey yok!

Alacak-verecek defterleri bir hayli kabarmış durumda…

Güvenin, itimadın kalmadığı yerde duranda olmaz, kalanda…

Ekonominin yaman vurduğu kesimler, asgari ücretliler, emekliler ve dar gelirliler.

“-ecek” ve “-acak” edebiyatları, kimsenin önüne ne bir ekmek, nede bir lira para koyuyor!

Bekle daha iyi olacak tarzı edebiyatlar, bekleyenleri bıktırdı, usandırdı, gücendirdi, incitti ve tahminlerin ötesinde kalplerini kırdı!

Bu halin farkında olunmaması ise insanı sevdiklerinden ve inandıklarından soğuttu!

 

BU ZAMLAR BİZİ GRİPTEN DAHA BETER HASTA ETTİ!

Dar gelirli insanlar, ceplerinde ki para, ihtiyaçlarını karşılamaya yetmeyince, kredi kartlarının limitleri zorladılar.

Bu zorlama, kartı kartla ödemeye, borç ödeyebilmek için tüketici kredisi çekme yoluna sevk etti.

Tıkanıklıklar, tıkanmalar aşılamadı!

İnsanlar ne mi dediler?

Madem ki, faizler düşüyor;

O halde, yapılan zamlar neden düşmüyor?

Mesela, doğalgaza, elektriğe, suya zamlar yapılırken, neden aynı oranlarda, ya da o rakamlara yakın bir şekilde ücretler artmıyor?

Neden ücretlerin artması yönünde, laf ve vaatlerin dışında olumlu gelişmeler kaydedilmiyor?

Zam yapanların bize kastı mı var?

İğneden ipliğe zam yaparken,

Bunlarla yetinmeyip,

Aynı kalemlere üst üstüne zam yapılmaya devam edilmesi, bizleri hasta etti, gripten beter perişan etti!

Sonrasında ne mi oldu? Elinde üç kuruş parası olanlar, o paraya üç düğüm daha attılar!

Ekonomi yazarları, para şu sıra tekrar yastık altına gizlendi, güven duyacağı bir ortam oluşuncaya kadar, benim buradan dışarıya çıkmaya hiç niyetim yok babında esprili anlatımlar bile yaptılar.

Araba satışları neredeyse durma noktasına geldi. Düşük modelli arabasını değiştirme niyetinde olanlar dahi, 2020 yılının baharına kadar, olmadı yaza kadar aracıma bineyim, duruma bakar ondan sonra değerlendiririm dedi, yattı kulağının üstüne.  Konut alımlarında faizler düşse de, aylık ödemelerin yüksek olması, konut alımlarını da düşündürmeye başladı.

Bugünler, ne araba alma sırası, ne de ev alma diyenlerin sayısında belirgin bir artış görülüyor.                                                                                                                                                                        

GÜVENSİZLİK RÜZGARLARI OLDUKÇA SERT ESİYOR!

Ekonomi açıklamaları, tatmin edici değil! Bir aldığınız ücrete bakıyorsunuz, birde marketlere, çarşı-pazara!

Harcama olmadan çarkların dönmesi söz konusu değil! Harcama demek,  cebinizde harcayabilecek para olması demek!

Zam gelmeyen ne var? Artık dışarıda yemek yiyebilmek kolay değil… Değil ailecek, tek başınıza yemek yemenin maliyeti bile yüksek geliyor insanlara!

En işlek restoranlarda, her gün ful doluydu masalar.  Bugünlerde kaç masa boş bilen var mı?

Tatlı yiyip, tatlı konuşalım, en azından ağzımız tatlansın diyenler, son zamlardan sonra tadı kaçan tatlıya selam dahi veremiyorlar!

Sağanak zam yağmurları rüzgarla karışık öyle şiddetli yağıyor ki, dışarıya çıkmak zor, çıksanız şemsiyeleriniz ters dönüyor, tepeden tırnağa sırılsıklam ıslanmanız işten bile değil!

Dışarı çıksanız bir türlü, çıkmasanız bir türlü! Asgari ücretliler ne yapacak? Emekliler derdini kime anlatacak?

Muhtemelen elinize geçmesi mümkün görünen, en nihayetinde yüzde 4 bilemediniz yüzde 5 zam.

O zammın elinize geçmesine ise bir aydan fazla var!

Ancak, aylardan beri, üst üste gelen zamlar, elinize henüz geçmeyen bu parayı yerine göre aldı gitti, yerine göre eritti, yerine göre buharlaştırdı.

Diyorlar ki, enflasyonun gözlerini sıkı sıkıya bağlamışlar, tutan yok, koluna giren yok! Ayağı bir yerlere takılınca ne yapsın, düşüyor garibim. O düştükçe, enflasyon düştü deniyor!  Düştü diye kimimiz seviniyor, kimimiz üzülüyor! Gerçekten düştü mü, düşer gibi mi yaptı, düşmedi de, düştü diye mi anlatılıyor, tevatür aramadığınız kadar çok. Kimi de, ben düştü düşmedi anlamam arkadaş diyor, faturalara, marketlere, çarşı ve pazara bakın, kim düşmüş, kim düşmemiş anlarsınız!  Kimine bakarsanız, böyle ucuzluk görmedim, enflasyonun düşmesi pek bir yerinde oldu derken, kimileri de market ve çarşı-Pazar fiyatlarını çekip paylaşıyor kamuoyuyla, bu fiyatlara bizim paramız pulumuz nasıl yetişsin diyerekten!

TÜİK verileri, enflasyonun düştüğü, ortalığın günlük gülistanlık olma yönünde umut verdiği iddiasında…

Ancak, marketler, çarşı-pazarlar, sürekli fiyat etiketi değişen ürünler ve hız kesmeyen zamlar bu bakış açısını doğrulamıyor!

Harcama olmadan enflasyonun düşmeyeceğini bilmeyen yoksa da,  harcamaların iyiden iyiye azaldığı bu dönemde, enflasyondan başka keyfi yerinde olan yok!

Netice olarak, 2020 yılına merhaba demeye bir aydan az kaldı.

Hemen herkes, 2019 yılı bir bitsin bakalım, bir de 2020’yi görelim beklentisine girdi.

Ne dersiniz?  En güzeli, yeni umutlarla 2020’nin gelmesini beklemek galiba!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Erol Sunat Arşivi
SON YAZILAR