Haydi Konya yarın meydana!
Ömrünü İslam’a, cihada, vatanına, toprağına, ümmetine, kutsal değerlerine adayan, bu uğurda büyük bedeller ödeyen bir lider dar-ı bekaya gitti…
Önce göz aydınlığı, canından bir pare olan evlatlarını bu kutsal davaya armağan etti…
Ardından da birkaç gün önce kendisi şehadet şerbetini içti…
Filistin davasına adadığı ömrünü şehadetle taçlandırdı…
Hamas Siyasi Lideri İsmail Heniyye…
İsmail Heniyye’nin 300 gündür başta Gazze olmak üzere Filistin topraklarının tamamında hüküm süren bombardımanda burnu bile kanamazken, davet üzerine gittiği İran’da nokta atışı bir operasyonla şehit edilmesi de pek manidardır… Üstelik İran’ın kalbinde, başşehrinde, Tahran’da yaşanıyor bu olay…
Hoş, üzerine kefenini giyerek hak davası için yola çıkmış bir Müslüman için şehadetin nerede, ne zaman, nasıl geldiğinin de bir önemi yoktur. Onun için önemli olan şehit tahtına kurulabilmek, hakkın rızasını kazanabilmektir…
Şehadetin mübarek olsun İsmail Heniyye…
Şehadetin ümmetin birliğine, bütünlüğüne, kenetlenmesine, titreyip kendine gelmesine, yeniden dirilmesine, ayağa kalkmasına, suskunluğunu bozmasına vesile olsun…
İsrail’in Filistin topraklarında sistematik bir şekilde sürdürdüğü işgal politikası, zaman zaman azmanlaşan ve son 300 gündür de sınır, had, hudut bilmeyen zulmü Müslümanları uyandırmadı…
Gazze’de yaklaşık hastane koridorlarına uzanmış tedavi olmayı, tedavi olamasa da şehit olmayı bekleyen yavrucakların görüntüleri Müslümanları uyandırmaya yetmedi…
Vücuduna isabet eden mermiler nedeniyle paramparça olan yavrucağının sadece bir uzvunu bulup gömdüğü toprağı suladığı gözyaşları Müslümanları uyandırmaya yetmedi…
Evlatlarının açlıktan ölmesini bekleyen ve belki de ölümü bir kurtuluş olarak gören ananın gökyüzüne süzülen feryatları Müslümanları uyandırmaya yetmedi…
Hem öksüz, hem yetim kalmış olan, sığınacak kimi kimsesi kalmasa da kalbiyle Allah’a sığınan masum yavrucağın teslimiyeti Müslümanları uyandırmaya yetmedi…
Enkaz yığınları üzerinde oturmuş Kur’an-ı Kerim okuyan, yatarken yüreğine Kur’an-ı Kerim’i basan, şehit olacaksa da bu hal ile şehit olan minicik bedenlerin onurlu duruşu Müslümanları uyandırmaya yetmedi…
Açıkta kalsa da, aç kalsa da Allah’ın kendisine verdiği nimet olan canını kutsal bilip korumaya çalışan, ruhu bedeninden ayrılıncaya kadar da hakkı haykırıp hak davası için cihat eden onurlu bir avuç Müslüman’ın haysiyetleri için verdikleri mücadele Müslümanları uyandırmaya yetmedi…
Koskoca dünya gördü, izledi, acıdı…
Müslüman, gayrimüslim ayrımı yapmaksızın insanlığını yitirmemiş olan herkes bu duruma tepkisini gösterdi, sesini yükseltti de ne hikmetse bir avuç İsrail’e kimse güç yetiremedi…
Hepimiz sorumluyuz bu durumdan…
Ben de sorumluyum.
Bu yazıyı okuyan kişi, sen de sorumlusun.
Uyan ey Konya, sen de sorumlusun…
Onurun için, ümmetin gururu için bugün ayağa kalkma vaktidir.
Bugün Konya’dan yükselen tepkilerin Kudüs’e can vereceği vakittir.
Bugün Konya’dan Kudüs için edilecek duaların vaktidir…
Bugün kardeşin için imanın en zayıf halkasına bari yapabilme vakti, tepki gösterme vaktidir.
Bugün Cuma vaktidir, bugün dua vaktidir, bugün vakit bizim vaktimizdir…
3 Ağustos Cumartesi günü ise Kudüs’e ve Gazze’ye verilen sözü hatırlamak, hatırlatmak, titremek ve kendimize gelmek için, Müslümanların bir ve beraber olduklarını göstermek için, Konya’dan gür bir ses verebilmek için, cihat yolunun karıncaları olabilmek için saatler 17:30’u gösterdiğinde, ötekileştirmeden, görüş ayrılığı gözetmeden, Kudüs ve Gazze ortak paydasında biraraya gelme günüdür.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.