Zaman denen kavram kuşkusuz hayatımızda en hızlı ilerleyeni. Onun bu hızı, en çok yaraları sarmaya yetiyor. Bir yandan da her alanda başarılı olmak için yıpranan didinen kadınlar ile karşılaşıyoruz…

Kadınlar yaşamlarını bir savaşa entegre etmişçesine ekonomik ve sosyal hayatlarını yaşıyorlar. Her yıl 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde bu savaş ile daha çok karşı karşıya kalıyor, mücadelelerine bir şekilde ortak oluyoruz. Doktorundan işletmecisine, avukatından ev hanımına kadar her bir kadın kendisi ile yarışıyor ve yapabildiği en iyi ürünü ortaya koymaya çalışıyor.

Son zamanlarda kadınların tercih ettikleri alanda kendilerini geliştirmeleri ve başarılar elde etmelerine şahit oluyoruz. Kadınlar gününe özel röportajlar yaptığımız süre boyunca kadınların birbirinden eşsiz başarılarına bende bu süreçte şahit oldum. Dinlediğim her bir anı her bir başarı öyküsü sadece kendilerini ispat etmek düsturunda değil diğer insanlara da fayda sağlamaktan geçiyordu. Kadın bulunduğu yeri güzelleştirmesi ve iyileştirmesi ile meşhurken bunun yanına bir de başarılarını ekleyerek hayatın akışına kendilerini adapte ediyorlar.

Peki, kadınların dışında erkeklerin başarıları görmezden mi geliniyor? Elbette ki hayır. Erkekler insanlık tarihi boyunca gerek fiziksel gerekse duygusal açıdan kendilerini rahatça ifade edebildi. Bu durum kadınlara gurur duyan bir anne, onurlu bir eş, saygı duyan bir abla ya da sevgi dolu bir sevgili olarak yansıdı… Kadınlar geçmiş dönemde kaldıkları geri plan duruşuna artık yeni bir boyut kazandırmak için çabaya girdi. Dertleri hiçbir zaman erkekleri gölgesinde bırakmak değil aksine başarılarını birlikte paylaşmak oldu. Kadınların asıl rekabet halinde olduğu kişinin kendisi olduğunu başarı hikayelerini okuduğunuz zaman daha iyi anlayacaksınız. Hiçbir başarı hikayesinde “O’na inat, Bu’na inat yaptım.” İbaresini göremezsiniz. Başarılı kadınlar kendi ile yarış halinde olup her gün yeni bir başarı için güne uyanıyorlar.

Bizler şahit olduğumuz kadın başarılarını konuşurken elbette bir taraflarda kız çocuklarının okuldan alınarak zorla evlendirildiği, kadınların iş imkânlarının kısıtlı olduğu ve kadına karşı şiddetin günlük hayatın bir parçası haline geldiği bir dünyayı kabullenmek artık mümkün değil. Hayat bu konuda adaletsiz davransa da başarılı kadınların ve duyarlı erkeklerin bu duruma da göğüs gereceğini düşünüyorum. Elinin hamuru ile karıştırılmadığı birçok işte başarıları ile cevap veren kadınlara bir teşekkürü borç bilmeliyiz. Bu vesile ile 7’den 70’e bütün kadınlarımızın 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutluyor ve onlara teşekkür ediyorum.