Mustafa Bahar

Mustafa Bahar

Aile ve devlet bizi doğru yola kılavuzlar

Aile ve devlet bizi doğru yola kılavuzlar

Her toplum kendi değerlerini, dinini, dilini kısaca kültürünü yeni nesillerine aktarmak için önce aileyi kullanır. Dünyaya gelen her çocuk anne- babanın yoluna koyulur. Bu durum trenin raylar üzerinde gitmeye zorunlu olduğu gibi mecburi istikamettir. Kimse başka bir yolu tercih etme hakkına sahip değildir. Yoksa yoldan çıkma olarak kabul edilir.

Ailemiz bize ne yapacağımızı, nasıl yaşayacağımızı ilk öğreten kurumdur. Kural koyma öncelikle onların hakkıdır. Onlar dindarsa biz de dindar, milliyetçiyse milliyetçi, liberal ise liberal oluruz. Evin dışında her zaman tehlike ve tehditler vardır ve bizi bu tehlikelere karşı kayıtsız şartsız koruyacak olanlar onlar olduğu için onların uyarı ve tavsiyelerine uymamız şarttır.

İlk korumalı yılların ardından aile çocuğu okula gönderir. Okula göndermek, devlet babanın eline teslim etmektir. Aileden sonra ki en merhametli kucağa teslim etmektir okula göndermek. Ancak ilk arızalar da okula göndermekle başlar. Marjinal bazı çevreler okula göndermemeyi bile tercih edebilir. Okuldaki öğretmen, çocuğa aileden farklı bir değer ya da bilgi verdiğinde aile rahatsızlığını bazen gösterir. Ama öğretmen devletin öğretmeni olduğu için itaat etmek dışında yapacağı pek bir şey yoktur. Devlet büyüklerimizin mutlaka vardır bir bildiği denir. Artık çocuk hakkındaki hedefleri bile devlet belirlemeye başlamıştır.

Aile ve okulda geçen süreç koruma kalkanının en güçlü olduğu dönemdir. Aile ve okul çocuğun toplumsal ahlaka, değerlere, geleneğe kısaca kültüre uygun olarak yetişmesini temin etmek için çalışır. Toplumsal normlar, kalıplar halinde çocuklara öğretilir. Aile ve devlet çocukların yoldan çıkmamaları için çalışır.

Okul dönemi biter, ardından iş hayatında da karşımıza aynı normlar çıkar. Patron da karşımıza toplumsal normları devam ettirmek üzere çıkar. Yani patron da yoldan çıkmamızı istemez. İşyerinde çıban başı bir tipe hiçbir patron rıza göstermez. Hele ki sendikalı olmak, hak peşinde koşmak işten atılmanın en önemli sebebi sayılır. Ne önde ne arkada olmalısın, ortada olmalısın yoksa sürüden ayrılanı kurt kapar anlayışı bilinçaltına iyice işlenir. Dolayısıyla hayatta kalmak için yolda olmamız istenmektedir.

Tüm bunlarla bizi eğitenlerin ve yönetenlerin yaptığını yapmamız istenmektedir bizden. Hidayet üzere olmak aslında yolu bulmak demektir. Doğru yol, sizi doğru yola çağıranlara itaat etmektir. İtaat ettiğinde her dertten kurtulursun. Dini konularda da bu aynen geçerlidir. Kılavuza, rehbere, hocaya, şeyhe ve devlet büyüklerine itiraz edilmez. Bizden istenen sadece hayatta kalabilmek için talimatları yerine getirmektir.

Kılavuzlar ana-baba, öğretmen, okul, devlet, arkadaşlar ve toplum hepsi birer kılavuzdur. Bizim toplumlarımızda hiç kimse sizi biricik bir varlık olarak kabul edip, birey olmamızı istemez. Kendi tercih ettiğiniz, işi, eşi, aşı kabul etmezler. Zaten hayatta kalacağınız kadar harçlığı ya da maaşı verdikleri için onlara boyun eğmenizi isterler. Ekonomik bağımsızlığınızı kazanamadığınız için itaat etmeniz gerekir.

Geleneksel ailede baba tüm kararları alır çocuklar da dahil herkes ona uyarlar. Saçınızın uzatılması babanın iznine tabidir, küpe takmak onun onayına bağlıdır. Babanın otoritesine karşı anneler koruma yaparlar ama onların da niyeti çocuğu kendilerine bağlamaktır. İtaat etmeyen çocuk, kendi tercihinin peşinde giden biri olarak yoldan çıkmış sayılır.

Şüphe yoldan çıkmanın sebebidir. Kuşku kafası ve aklı karışık olma hali, istenen bir şey değildir. Belirsizlik ifade ettiği için kabul edilmez. Toplum belirsiz olanı, kararsızlığı daima reddeder. Devlette çalışmak en güvenli yol kabul edilir. Çünkü özel sektör tehlikelidir, güvenlik ve istikrar ancak devlette bulunur. Herkesin yaptığını yapmak, herkesin inandığına inanmak, inançlar hakkında asla soru sormamak, verilen cevaplarla yetinmek ve karıştırmamak gerekir. Hiçbir din ve dini topluluk sorgulamaktan hoşlanmaz. Sual ve mesele aynı kökten gelir. Başımıza mesele çıkarma diye ne zaman sorarız? Yani soru sormak, sorgulamak sorun çıkarmak olarak kabul edilir. Kısaca kuşku ve düşünmeye cevaz verilmez. Kuşkulanmak halkın yapamayacağı bir şeydir. Halk yani avam kuşku nedir bilmez. Halkı halk yapan özellik inanmaktır.

Niye bu insanlar kuşkulanmaz ve inanırlar? Aslında insanlar hayatlarında sadece güvenlik ararlar. Güvenli olanı tercih ederler. Hayatı ne kadar yaşadığımız değildir önemli olan, hayatta kalmamızdır. Güvenli yol herkesin yürüdüğü yoldur. Toplumun belirlediği, ana baba, eş, dost, akraba, okul ve öğretmenin belirlediği yol güvenli yoldur. Ama doğmak yola çıkmaktır. Yola çıkan görmeyi, duymayı, tatmayı, hayatı anlamayı ve kendini gerçekleştirmeyi ister. Nasıl olacak şimdi? Hadi buyurun bakalım. Kucağınıza bir mesele, bir sorun bıraktım. Kolay gelsin.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Mustafa Bahar Arşivi
SON YAZILAR