Ecdat bize ne güzel eserler bırakmış…

Baktığımızda buram buram tarih kokan, bizi ve bize ait olan değerleri yansıtan camiler, mescitler, köprüler, hanlar, hamamlar, kervansaraylar, adeta dünün aynası gibi… Konya’nın dört bir yanını adeta süslüyorlar… Her köşe başından, bir ara sokaktan, umulmadık bir anda, umulmadık bir yerden karşınıza çıkıveriyorlar.

Şehir değişiyor, dönüşüyor, yenileniyor ama Anadolu’nun Müslüman toprağı olduğunu gösteren bir kimlik gibi duran bu güzelim eserler hiç değişmiyor. Zaman zaman yapılan restorasyon çalışmalarıyla da tazeleniyor ve ömürlerine ömür katıyorlar.

O kadar güzel, o kadar işlevsel ki bu eserler, kuruluş amaçları neyse, misyonları neyse onu bugün de halen yerine getiriyorlar.

Şehrimizin genelinde özellikle Anadolu Selçukluları döneminden kalan yüzlerce tarihi eser, dahası canlı tarih var. Karamanoğulları Beyliği de imar ve inşada Konya’ya ayrı bir özen göstermiş. Karamanoğlu imzası taşıyan birçok yapıya şehirde rast gelebiliyoruz. Yine Osmanlı döneminden kalan camilerin sayısı da bir hayli fazla…

Ecdat adeta bu şehre imzasını atmış da gitmiş. Tarihi değerleri korumak bu anlamda çok önemli. Ama diğer taraftan tarihe not düşülecek, yüz yıllar sonrasında bugünün yarına yansıyacağı eserleri koymak da bizden öncekileri korumak kadar kıymetli. Bu anlamda da Konya’da yine Cumhuriyet döneminde ve özellikle son yıllarda yapılmış olup, yarına bugünü bir bakışla anlatacak birçok eser yapıldı, yapılıyor.

HAFIZLIK ENSTİTÜSÜ

GİBİ BİR CAMİ: NASUHBEY

Cami denince akla ilk gelen her ne kadar namaz vakti girdiğinde ve ilahi çağrı yapıldığında Müslümanların biraraya gelip namaz kıldıkları ibadethane olduğu akla gelse de camilerin aslında birçok vasfı var. Cami, cem olmak, toplanmak, biraraya gelmektir. Camilerin vasıfları sadece namaz vakitlerine sığdırılamayacak kadar çoktur.

Kitabesi olmadığı için tam yapım tarihi ve kim tarafından yaptırıldığı gibi detayları bulunmasa da işlevselliği itibariyle Konya’da öne çıkan camilerden biri Nasuhbey Camii… 1930’lu yıllarda belediyenin gaz deposu olarak kullanıldığı için Gazhane olarak da biliniyor. Ancak her ne kadar geçmişte ibadetin dışında değerlendirilmiş olsa da bugün Konya’nın en güzel ve işlevi itibariyle en nitelikli camilerinden bir tanesi.

Neden mi?

Cami adeta hafızlık enstitüsü gibi. Sabahtan yatsı sonrasına kadar, günün aktif saatlerinde hep açık. İçinde bulunan zengin kütüphanesiyle araştırmak isteyenler için belki de nadir bulunan yazılı eserleri bulunduran bir merkez.

Ayrıca hafız olmak isteyen her yaştan insanın eğitim aldığı bir nokta. Yani namaz vakitleri dışında da hem açık hem de aktif.

Caminin dış duvarlarına baktığınız zaman ise hisse alacağınız birçok hadis ve uyarı ile bezenmiş durumda. Yani irşad anlamında da camide olması gereken misyonlar yüklenmiş.

Yolunuz düşerse eski Şekerfuruş Mahallesi, şimdilerde Zafer’in güneyindeki sokak içerisinde bulunan Dershaneler Sokağı olarak da bilinen yere yakın bir konumdaki civardan kime sorsanız gösterebileceği camiyi ziyaret etmenizi tavsiye ederim.

Cumanız mübarek olsun.