Küçüldükçe küçülmek!
Bir küçülme hikayesidir gidiyor. Küçülmeden olmaz, küçülün rahatlayın, ferahlayın, cebinizde rahat etsin, sizde diye aramadığınız kadar benzeri laf var!
Ne mi diyor insanlar?
Maaşlarımıza sanki yüzde yüz zam mı yapıldı?
2022 girdi gireli, maaş ve ücretler haricinde, yüzde yüzün üstünde zam görmeyen ne kaldı?
Enflasyon yüzde elliye bir türlü varamadı!
Lakin piyasa da var olan enflasyon fiyatlara yansımakla kalmıyor, neredeyse her gün yeni dokunuşlara sahne oluyor!
Bizler sürekli küçülmeye zorlanırken, zamlarla büyüyenler, serpilenler, gelişenler nasıl dikkat çekmiyor, nasıl görünmüyor, anlayabilene aşk olsun!
Cebimizdeki para markete yetmiyor, pazara çıkartmıyor, ete, süte, peynire dönüp baktırtmıyor. Kırmızı etin yanına yaklaştırmıyor, faturanın birini karşılasa, diğerlerini karşılayacak durumu yok!
Şimdi biz enflasyona ezilmemiş, ezdirilmemiş mi oluyoruz?
Gönlümüzden geçen bu değildi dediğiniz, böyle bir şey miydi?
Madem ki enflasyon bizi ezmedi, ezemedi!
Görünürde, bizden başka küçüldükçe küçülen ne var?
Umudumuz neden küçüldü?
Hayalimiz neden küçüldü?
İşimiz-aşımız neden küçüldü?
Ekmeğimiz neden küçüldü?
Pazarcı tezgahından, çiftçi toprağından tarlasından, esnaf dükkanından vazgeçmiş durumda. Çünkü, kahretmiş durumda. Küçülmeye gidilirken küçülmek denen kavramın sistematiği, matematiği iflas bayraklarını açtı!
Cep delik, cepken delik! İnsanlar daha ne kadar küçülecekler?
*****
Kızanlar, gönül koyanlar, öfkesine mağlup olanlar, küsenler, kendini görüşmeye ve dünyaya kapatanlar bir hayli fazla!
Ne oldu bu insanlara diyen yok!
Kaşıkla verilen kepçeyle geri alınmaya kalkılırsa ne olur?
Bu kantar bu yükü çekmez!
Daha 2022’nin ikinci ayında çakıldık kaldık!
Elektrik ve doğalgaz elinizde, avucunuzda ne varsa verin dedi!
Kimseyi dinlemedi!
Kimsenin gözünün yaşına da bakmadı!
Rahmetli Erbakan’ın dediği gibi pansuman tedbirler değil ayı kurtarmaya, artık günü kurtarmaya dahi yetmiyor!
Faturalar geldikten sonra yandım Allah diyen insanlar daha ne kadar tasarruf yapabilirler!
Daha nasıl ve ne kadar küçülebilirler!
Battaniyelere sarınıp oturanlar, donduğu ile kaldı!
Yeminle tek bir lamba yaktık, buzdolabının fişini çektik, bulaşık makinasından aylardır vazgeçtik. Çamaşır makinesini ayda iki kere çalıştırdık diyenler dahi faturalardan nasibini aldı.
Gelen faturalar karşısında şaşırdılar kaldılar.
*****
Zamlar, faturalar, dibe vurmalar, dükkân kapatmalar, iflas etmeler, ayakta kalmak için küçülebilecek en son noktaya kadar gelmeler, o da yetmeyince buraya kadarmış diye hüzünlü açıklamalar yapılması, 2021 yılından 2022 yıla aktarılan konuların en fazla ciddiye alınması gerekenleri!
Küçülmenin de bir çare olmadığını anlamak bayağı bir zamanımızı aldı!
Küçülme sendromuna yakalandık!
Bu sendrom neredeyse bir çoğumuzu teslim almak üzere…
Küçülme sendromunun getirdiği en büyük yıkıntı, her konuda, her alanda küçük düşünmek!
Paniklemek!
Eli-ayağı titremek!
Kendini kapatmak!
Ne kadar çıkış yolu varsa umursamamak!
Karamsarlığa kapılmak!
Yaşama sevincini göz göre göre kaybetmek!
Tutunduğu dalları birer ikişer bırakmaya başlamak!
*****
Küçülmek, dibe vurmanın değişik bir versiyonu gibi! Dibe vurduktan sonra, hızla tekrar yukarıya doğru neden sıçrayamıyor da, dipte baygın yatmaya devam ediyor insanlar?
Küçülmeyi ufalmak, dağılmak, parçalanmak, bir süre daha küçülerek yoluna devam etmek olarak algılayanlar var ondan mı?
Mecburiyetler kolay değil!
Hele ki bu dönemde…
Ancak bu mecburiyetler her alana sirayet ettiğinde ne yürüyecek bir yolunuz kalır, ne de üzerine hayal kuracak bir hedefiniz!
Her ne hal üzerine olunursa olsun, insan yaşadığı müddetçe daima bir çıkış yolu bulabilir.
Yeter ki istesin!
Elektrik faturalarının çarptığı, doğalgaz faturalarının yaktığı, akaryakıtın herkesi canından bezdirdiği günleri yaşıyoruz.
Virüsün en tehlikeli varyantı olan Omicron can almaya, can yakmaya, ocaklara ateşler düşürmeye devam ediyor.
Acılar, elemler, kederler, hüzünler kuşattı her yanımızı…
Maddi ve manevi açıdan oldukça zor günlerdeyiz. Açmazlar çok. Çıkmazlar çok. Olmazlar çok. Destek ise dil ucuyla ve öylesine!
*****
O heybetli adam, o hayat dolu kadın küçülmüş kalmış, bitmiş, solmuş diye anlatılan yakın çevremizden bildiğimiz o kadar çok örnek var ki…
Zam yağmurları, adeta asit yağmuru gibi bir şey…
Değdiği yeri yakıyor!
Ne yapsın insanlar?
Ellerinde ne var?
Önlerine düşen yok!
Şöyle yapalım, böyle yapalım diyen yok!
Düşeni kaldıran, desteğe ihtiyacı olana destek veren yok!
Böyle olunca da, küçüldükçe küçüldük kaldık diyen diyene!
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.