Mutluluğun kazanılması
“Ah, kimselerin vakti yok
Durup ince şeyleri anlamaya
Kalın fırçalarını kullanarak geçiyorlar
Evler çocuklar mezarlar çizerek dünyaya
Yitenler olduğu görülüyor bir türküyü açtılar mı
Bakıp kapatıyorlar
Geceye giriyor türküler ve ince şeyler…”
Bu güzel dizelerin sahibi Gülten Akın. ‘İkyaz’ şiirinde; “Ah kimselerin vakti yok durup ince seyleri anlamaya” diye seslenir hepimize.
Haklıdır da Akın; hepimiz bir koşuşturmaca, telâşe içindeyiz. Tek bir saniye durmaya, düşünmeye, tevekkül etmeye vaktimiz de niyetimiz de yok. Amma velâkin yetişmeye, yetiştiğimizin de yetmesine imkân yok. Tam bir keşmekeş, ömür çürütme ameliyesine hapsolmuş yuvarlanıyoruz.
Güzeli gülistanda aramayınca bulamıyoruz da ilâcı.
“Aradığım mutluluğu, huzuru nasıl bulurum, istediklerimi elde etme yolunda mücadele gücünü içimde nasıl hissederim?” minvalinde vasat isimlerin popülist ve yapay kitaplarını okuyor, kurslarına gidiyoruz lâkin bunların da kısa sürede hemencecik oluvermesi şart; mutluluğu da, istediklerimi de mümkün olan en kısa sürede bana verecek, çünkü yapacak başka işlerim var, hayat akıp gidiyor, yetişmem lâzım.
Kişisel gelişim kitap ve kursları, yaşam koçları size aradığınızı tam anlamıyla veremez. Aradığınız şeyin başkalarına üstün görünme, şatafat ve daha çok para kazanma arzusu olduğu sandırılır bu mecralarda.
Siz hayatı tam mânâsıyla anlamadıkça, daha doğrusu kendinizi bilmedikçe hiçbir kitabın, kursun, yaşam koçunun faydası olmaz; bunların hepsi birer para tuzağına dönüşür kapitalist dünyada. Tıpkı dergi satmak için bardak altlığı veren dergiden edebiyat dergisi olamayacağı gibi…
İçinden bazıları müstesna; pek çoğu menajerlerle çalışan, ne zaman nereye gideceği ne yapacağı programlanmış, davranışları ve mimikleri öğretilmiş cilalı imaj çağı kahramanlarının mutlu olma, aşkta başarılı olma, çok para kazanma yolunda size pek de vereceği şey yoktur kelin merhemi olsa önce kendi başına sürer misali.
Mevlâna’mız da, Yunus’umuz da, Allah dostları da kişinin kendini bilmeden ve tanımadan istenilen sonucun elde edilemeyeceğinin idrak edilmesini isterler.
Pek ne yapmalı, meselâ ne okumalı bu kutlu yolda?
Sufi Kitap ismini bir şekilde duyanlar vardır. Tasavvuf ağırlıklı kitaplarıyla kalplere dokunmaya, doğruyu ve huzuru bulma yolculuğunda naçizane rehber olmaya çalışan bir yayınevi.
İslam estetiğinin nüvesi desenli kapaklarıyla önce bir kapı açıyorlar, ardına kadar açık bir kapı. Her bir kapının üstünde yazan isimler ilginizi çekiyor hakikaten, daha ötesi bunlar kendini bulmaya, huzura çağırıyor görünüyor. Nasıl etkilemesin ki, bazı isimleri vermemiz kâfi olur: Sufilerin Edepleri, Cennetin Davetlileri, Ruhun Hastalıkları ve Çareleri, Erdemli İnsanın Yol Haritası, Huzur Defteri, Nefislerin Terbiyesi, Mutlu Olma Dertli Ol, Herkes Seni Terk Etse Aşk Terk Etmez, Hayatın Satır Araları, Ne varsa Sen’de Var ve diğerleri… Daha Tasavvuf Edebiyatının En Çok Okuna gelmiş 10 Kitabından Biri olan, Mutasavvıfların; "Namazda Kurandan başka bir kitap okumak caiz olsaydı Hikem okunurdu." Diye övdükleri Hikem-i Ataiye, Hz. Mevlâna'nın "Attâr yedi aşk şehrini dolaştı bizse hâlâ bir küçük sokağın başındayız!" diyerek övdüğü bir İslâm sûfî-şairinin şaheseri Mantıku’t-Tayr’ı daha saymadık bile.
Meselâ kapının birinden içeri girelim ve misafir olalım bakalım, içeride bizi ne bekliyormuş; İslam dünyasının en büyük âlimlerinden mutasavvıf ve müfessir Râgıb el-İsfahanî’nin “Mutluluğun Kazanılması” adlı nev-i şahsına münhasır kitabı. Hayatı da ibretle dolu İsfahani’nin az sözle çok mânâya işaret edecek şekilde yazdığı kitabı. ‘Mutluluğun Kazanılması'nda açık ve samimi diliyle; ayetler hadis-i şerifler ve büyük zatlardan nasihatler eşliğinde "insan"ı yalnızca etten kemikten cismanî yönüyle değil manevî yönüyle ele alıyor. Mutluluğun Kazanılması kendine ve çevresine faydalı olabilmesi için bir buğday tanesi gibi öğütülüp pişmesi gereken insanın dünyadaki bu olgunlaşma sürecinde tâbi olacağı evreleri bu dönemler sonucunda ulaşacağı mutluluğu ve yaratılış gayesine uygun bir yaşamla ulaşacağı ahiret mutluluğunu açıklarken bir kendini bulma ve bilme kitabı niteliğini taşıyor.
Diğer kapılar da taliplisini bekliyor; ‘Bulanlar arayanlardır, aramak ve bulmak her kula nasip olmaz’ şiarını ilke edinen taliplileri…
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.