Narinler ölmesin, caniler idam edilsin
Her insanın kendi iç dünyasında belli başlı hassasiyetleri vardır…
İnsanla birlikte insanların biraraya gelerek oluşturdukları toplumların da aynı kırmızı çizgileri, ortak hassasiyetleri vardır.
Geleceğimizin teminatı olarak gördüğümüz, esasen teminat olarak görmekten öte insani olarak varlıklarına şükretmemiz gereken, varlıklarıyla mutlu olmamız icap eden çocuklarımız en hassas konudur aklı başında insanlar için.
Din, gelenek, kültür gibi beslenilen kaynaklar, insanın içinde bu hassasiyetleri büyütür. İnsanı insan yapan şey de aslında değerleridir.
Değerlerin en başına koyulacak olan ise ahlaktır…
Bir insanın ahlakı yoksa, tabir yerindeyse allame-i cihan da olsa boştur… Ne kendisine, ne milletine, ne ülkesine… Kimseye faydası olmadığı gibi kanından kan, canından can olana, eline bakıp gözlerinin içine gülene bile onulmaz eziyetleri reva görebilmektedir.
Türkiye’nin üç haftadır gündeminde yer alan Narin olayına baktığımızda aslında bizi biz yapan değerlerden ne kadar uzaklaştığımızı görüyoruz.
Düşünsenize, küçücük bir çocuk… Daha 8 yaşında…
Hayatı bilmez, iyiyi kötüden ayırt edemez, doğruyu yanlışı hesap edemez. Dahası, hiçbir hesabı olmaz. Dünyadan beklentisi temel ihtiyaçlarının karşılanması, tebessüm ettirecek küçücük iyiliklerle hoşnut edilmesi.
Başka ne?
Hiçbir çocuk ölmeyi, hunharca katledilmeyi, eziyet görmeyi hak edecek hiçbir şey yapmaz, yapamaz…
Hiçbir çocukta böylesi büyük acıları yaşamasını gerektirecek kadar büyük bir kusur bulunmaz, bulunamaz…
Hiçbir çocuk, kendisini emanet edebileceği, güvenli bir sığınak olarak gördüğü kişi veya kişiler tarafından böylesi büyük eza ve eziyeti hak edecek bir hal, davranış içerisinde olmuş olamaz, yapamaz…
Şimdi televizyon kanallarında, sosyal medya hesaplarında, şurada burada konuşuluyor… Deniliyor ki, “Muhtemelen görmemesi gerektiği bir şeyi gördüğü için bu yavrucağa kıydılar…”
Ne demek görmemesi gerektiği bir şeyi görmek?
Asıl yapılmaması gereken bir şey yapılmış… Bir suç işlenmiş… Bir yanlışa düşülmüş… Bir hata edilmiş… Ve masum bir çift göz bu olaya şahit olmuşsa kusur gören gözde değildir.
Görenin gözünü oyup hatasını ört bas edebileceğine inanan suçlular adalet önünde de mahşeri mizanda da gereken cezayı muhakkak alacaktır.
Gereken ceza konusuna gelince…
Kalpten, gönülden, yürekten dileğim, temennim ve arzum şudur ki, idam cezası getirilsin…
Sallandırın bu canileri Diyarbakır’ın ortasında…
Emsal teşkil edecek bir suça bir daha bulaşılabiliyor mu, görün de bakın sonra.
İdam şart oldu artık. Zaten adaletin tecelli edebilmesi için idam şarttır. Dinimiz emrediyor, “Kısasta sizin için hayat vardır” diyor.
Bazen yaşatmak için öldürmek gerekiyor. Bizi biz yapan değerleri yaşatmak, toplum düzenini korumak, suçluyu cezalandırmak, toplumsal düzeni bozacak tutum ve davranışlardan uzak tutmak için öldürmek gerekiyor. Hak edene hak ettiği cezayı vermezsek, nice Narinler, nice canilerin eline düşecek, ölecek, öldürülecektir.
Yaşamak ve yaşatmak için öldürmek gerektiğini bir kez daha görmüş olduk. İdam getirilsin, suçlular hak ettikleri şekilde, yaptıklarının karşılığı olan cezayı alsın, öldürülsün ve konu kapansın.
Allah bize verdiğin akıl nimetinin kıymetini bilip, ahlakla bezenebilmeyi, fikrimizde de zikrimizde de senin emir ve yasakların doğrultusunda olabilmeyi hepimize nasip etsin.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.