Erol Sunat

Erol Sunat

Nerde bizim lezzet markalarımız?

Nerde bizim lezzet markalarımız?

Konya, lezzet markalarıyla donanmış bir şehir! Hem de ülke çapında! Lakin Gastronomi şehri olmanın yine birkaç adım gerisinde kaldı!

Bunu telafi edebilme adına düzenlenen Gastronomi günlerinin biri daha sona ererken, neredeydi bizim markalarımız?

Bamya çorbamız efsaneydi bizim! Etli ekmeğimiz de öyle! Fırın Kebabımız da! Sonra, tiridimiz pek meşhurdu!

Nerde bizim lezzet markalarımız?

Neden yoktu bir tanesi bile Ecdat Parkında?

Bu lezzetler Gastronomi Günlerinde neden yoktu diye insanlar sordu!

Dediler ki;

Davet mi edilmediler, yoksa davet edildiler de gelmediler mi?

Artık her ne olduysa…

Bu markalar olmadan Gastrofest uçamadı…

Sadece Ecdat Parkının içinde dolaştı durdu!

Konya etkinliğe açtı…Hava güzeldi…Herkes çoluk-çocuk koştu Ecdat Parkına…

Gastronomi Günlerinin tek güzel tarafı böyle etkinliklere hasret insanların Ecdat Parkını hiç olmadığı kadar doldurmasıydı…

İnsanların gözleri o markaları aradı. Şurada mı, burada mı diye bir baştan bir başa dolaştılar, bulamadılar! Kalabalıklar, Ecdat Parkındaki bu etkinliğin şehir için ne denli gerekli olduğunu gözler önüne serdi. Tabi, bir de lezzet markalarını sorguladı insanlar!

Mademki şehrin markasısın, neden burada yoksun dediler!

Marka olmak sorumluluk ister dediler. Özveri ister dediler! Fedakârlık ister dediler! Sevgi ve saygı ister dediler! Şehir bunu bekler dediler!

*****

Marka olmak bambaşka bir şey. Marka olmak, ben markayım diye, kenara çekilmek değil, benim yerim, adresim belli ayağıma gelsinler, benim tanınmaya bilinmeye ihtiyacım yok, tanındığım kadar zaten tanınıyorum, beni Türkiye tanıyor demek de değil!

Marka olmanın o markaya yüklediği sorumluluklar var!

Marka isen, doğduğun şehre borçlu olduğunu unutmayacaksın demektir!

Marka demek, etkinliklerde ilk önce bende varım, benim üzerime ne düşüyorsa ben hazırım demek!

Bir de madalyonun öteki tarafı var tabi…

Markalar davet aldılar mı, davet edildiler mi, böyle bir etkinlik var diye bir araya getirilip, fikirleri alındı mı, onlarla istişare edildi mi?

Çok kullandığımız ortak akıl bu konuda devreye girdi mi, ortak akla ihtiyaç duyuldu mu?

Neticede Gastronomi Günlerine dört gün ayırmışız!

Lakin Gastronomi Günlerine renk ve değer katacak lezzet markalarınız Ecdat Parkında olmayacak!

Olacak iş mi? Herhalde…

Görüldü ki, marka olan lezzetler şehrin içinde, kendi restaurantlarında! Adeta, bizi bilen, bizi tanıyan yanımıza gelsin dediler! Üstelik Gastronomi Günlerinde, üstüne üstlük kendi şehrimizde! Ve iki adımlık yerde!

Onların yerine kimler mi vardı?

Sokak lezzetleri!

Markalara inat, öyle bir hava yakaladılar ki değmeyin gitsin! Bundan böyle sokak lezzetlerinden vazgeçmem arkadaş diyenler kuyruğa girdiler Ecdat Parkında…

*****

Etli ekmeğin en iyisi nerde?

Şehirde!

Bamya çorbası nerde?

Şehirde!

Ya Fırın Kebap?

O da şehirde!

Sac arası tatlı?

Onu en iyi falanca yapar, o da burada değil?

Herkes yerinde sağ olsun demek Gastronomi günlerine fayda sağlar mı?

Tanıtımdan tutun, reklamdan tutun, stantlara varıncaya kadar Gastronomi Günlerinin sil baştan elden geçmesi gerekiyor!

Bizim Gastronomi şehri olmak gibi bir niyetimiz yok deniyorsa, diyecek bir sözümüz yok!

Markanız, adı büyük Kozanoğlu misali şehrin bilmem hangi semtinde olsa kaç yazar?

Üç gün sonra, ülkedeki diğer şehirlerimiz, aynı alternatif Şeb-i Arus furyasında olduğu gibi, bir etli ekmek Konya’da mı var, bir Tirit, bir Arap aşı Konya’ya mı mahsus, Fırın Kebap bizde de var diye çıkarlar ortaya, yerinde çakılı markalarınızda, ben markayım diye övünüp durur oturduğu yerde…

*****

Gastrofest’te markalar olmayınca, işi Belediyelerimiz devralmış!

Biri dondurmacı olmuş!

Biri Kavuncu!

Bir diğeri Leblebici!

Her İlçenin nesi meşhursa, Belediyeler mecburen üstlenmişler vazifeyi!

Hiç yoktan iyi mi?

Elbette!
Yeter mi? Yetmez! Neden yetmez?

Eğer Gastronomi şehri olmak istiyorsanız, amatörce değil, profesyonelce düşüneceksiniz!

Âteşbâz-ı Velî’ye Aşçı Dede demek, mübareği Aşçı Dede yapmak zevahiri kurtarmıyor!

Kimse kusura bakmasın, bu manzara Konya’yı Gastronomi şehri yapmaz!

Gastronomi günlerinde neredeydi Konya’nın lezzet markaları?

Dükkanında olan, dükkanında duran markanın var mı Gastronomi Günlerine bir faydası!

Neredeydi Etli ekmeğin, Fırın Kebabın, Tirit’in, Konya Pilav’ının ustaları, Aşçıları, Aşçıbaşıları?

Konya varlık içinde darlık, bolluk içinde yokluk çekiyor dediğimizde alınganlık gösterenler, bu Gastrofest’ten ders çıkarmalı, bir sonraki içinse sil baştan düşünmeli, hatta bugünden tezi yok!

Türkiye’de Gaziantep gibi, Hatay gibi Gastronomi şehirleri bu noktaya nasıl geldiler diye düşünmemiz lazım! Lakin bu şekilde ve bu manzarayla değil!

*****

Geldik yine un var, yağ var, şeker var, lakin ortada helva yok, niye yok, neden yok, meselesine…

Konya gibi bir şehir olacaksınız da, helvacı olmayacak, bulunmayacak öyle mi?

Gülerler adama…

Zaman estek köstek kelestek deme zamanı değil! Mazeret ve gerekçeler bu saatten sonra miadını çoktan doldurmuş şeyler…

Her ne etkinlik yapılıyorsa o etkinliğe dair Profesyonel bakış açısı lazım bu şehre…

Hâlâ anam-babam usulü, biz eskiden şöyle yapardık, böyle yapardık hikayelerine devam edilir gidilirse gün dolar, etkinlik biter el elde, baş başta kalır geçeriz!

Mademki, bu şehir helva nedir, ne değildir, iyi bilen bir şehir…

Helvacı kim bilmez mi?

Helvacı ihraç eden bir şehir olduğumuz sır değil! Neden onlardan birisi de bize lazım değil? İşte onun cevabını aradık Gastronomi Günlerinde! Ve dedik ki; Konya elinde var olan yetenekli insanlarını neden değerlendirmez, neden bu beş üniversiteli şehir elindekilerin değerini bilmez?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Erol Sunat Arşivi

Yara

30 Ekim 2024 Çarşamba 00:03
SON YAZILAR