Sokakta bir çığlık: Görüyor muyuz?
Sabah işe yetişme telaşıyla yürüyorsunuz. Elinizde kahveniz, kulağınızda kulaklık, gözünüz telefonda… Derken, köşe başında bir yaşlı teyze beliriyor. Küçük bir taburenin üstünde, önünde birkaç demet maydanoz, üç beş limon… Hemen yan sokakta ise bir amca, bastonuna yaslanmış, kese kâğıdında fındık fıstık satıyor.
Görüyor muyuz?
Sokakta bir şeyler satan yaşlıları her gün görüyoruz ama çoğu zaman gerçekten görmüyoruz. Kimi zaman gözümüzü kaçırıyoruz, kimi zaman “Devlet nerede?” diye söylenip geçiyoruz. Ama o yaşlı teyzeyi ya da bastonlu amcayı anlamaya çalışıyor muyuz? Onların sokakta olmasının ardında ne var, hiç düşündük mü?
Oysa belki de onların yaşında olan anne babamız, dedemiz ninemiz rahat bir köşede dinlenmeyi hak etmiyor mu? O yaşta bir insanın, yazın sıcağında kışın ayazında sokakta birkaç kuruş kazanmak için çabalaması bizlere bir şey anlatmıyor mu?
Efendimiz (s.a.v.) "Komşusu açken tok yatan bizden değildir." buyuruyor. Peki, biz sadece yan dairede aç yatan komşumuzu mu düşünüyoruz? Ya bu teyzeler, amcalar, gözümüzün önünde, yanı başımızda… Onlar da bizim komşumuz değil mi?
Belki bu dünyada herkesin karnını doyuracak kadar ekmek var ama herkesin vicdanını doyuracak kadar merhamet yok. Kimi zaman bir simit almak, kimi zaman birkaç demet maydanoz için cüzdanımıza uzanırken aslında bir insanın onuruna saygı göstermiş oluyoruz. Yardım ediyormuş gibi değil, gerçekten ihtiyacımız varmış gibi almak… İşte en güzeli bu.
Belki de artık sadece görmeyelim. Gözümüzü kaçırmak yerine soralım: “Teyzeciğim, bir ihtiyacın var mı?” “Amca, yoruldun mu, biraz soluklanmak ister misin?” Çünkü unutmayalım, bir gün belki de o taburede oturan biz olacağız.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.