Adaylardan başkan beğenin!
Bugün 1 Mart…
Yani 31 Mart tarihinde yapılacak olan mahalli idareler seçimlerine kalan son 30 günün ve aynı zamanda son düzlüğün habercisi olan tarih…
Mart ayını önemli kılan bir başka husus da bundan sadece 10 gün sonra kavuşacağımız, başı rahmet, ortası bereket ve sonu mağfiret olan Ramazan ayı…
Allah, kazasız belasız, sağlık, sıhhat ve huzur içerisinde Ramazan’a kavuşmayı nasip etsin.
Siyasi açıdan bakıldığında sayılı günün ne kadar çabuk ve hızlı geçtiğini görüyoruz.
Daha bir ay öncesine kadar Konya’nın henüz seçim atmosferine girmediğinden bahsediyorduk, şimdi ise yoğunluktan başımızı kaldıramıyoruz… Siyasi yoğunluk…
Adayların biri giderken biri geliyor. Seçim sürecinin cilvesi ve güzelliği olarak görüyoruz bu yoğunluğu. Şehre bir heyecan geldi, bizim de nasibimize yoğunluk düştü…
Mart ayı ile birlikte bu heyecan ve yoğunluk daha da tırmanacak gibi gözüküyor. Adayların kapı kapı dolaştığı bu dönemde vites yükselttiklerini görüyoruz. Ünsiyet kurduklarımız da var, ilk defa kapımızı çalanlar da…
Milli ve manevi değerlere karşı bir duruş sergilemeyen, vatanımızın birlik ve bütünlüğüne şaşı bakmayan tüm siyasi partilere kapımız sonuna kadar açık. Hepsini misafir etmekten, oturup iki kelam konuşmaktan şeref duyarız…
Kapımızı çalanların dışında sokağa çıkıp etrafımıza baktığımızda hemen her yerde, her bir köşe başında, reklam panosundan elektrik direğine, kaldırım taşından eski bir duvara kadar her yerde adayların kendilerini ilan ettikleri reklam çalışmalarına rastlıyoruz.
Kimisi belediye başkanlığı için aday, kimisi ise muhtarlık için…
Muhtarlık deyip geçmeyin… Kahir ekseriyetimiz belediye başkan adaylarına odaklanmış olsak da muhtar adaylarının da kendi içinde ayrı bir yarışı, ayrı bir heyecanı var. Adaylar o kadar stratejik çalışıyor ki sanırsınız mahallenin muhtarlığına değil, ülkenin cumhurbaşkanlığına adaylar…
Hele ki hemen herkesin birbirini tanıdığı kenar mahallelerde bu durum daha farklı bir boyut kazanabiliyor. Aynı evdeki iki kardeş, aynı mahalledeki iki farklı muhtar adayını destekleyip akşama kadar o muhtar adayının propagandasını yaptıktan sonra akşam olduğunda aynı sofrada oturup yemek yiyebiliyor.
İşin güzel tarafı da burada… Tamam, aday tercihleriniz farklı olabilir. Ama en güzeli günün sonunda o sofraya birlikte oturabilmek. Kavga etmeden, taşkınlık çıkarmadan, birbirine düşmeden, kırıp dökmeden, acı söz söylemeden, seçimin sadece siyasi bir argüman olduğunu bilerek hareket etmek…
Önemli olan da zaten bu bilinçle hareket edebilmek… Seçim bitip de evli evine köylü köyüne döndüğü zaman yine biz bize kalacağız. Yine biz yüz yüze bakacağız. Kırıp dökmeyelim ki biz bize kalabilelim, birbirimize bakabilecek yüzümüz olsun.
Cumanız hayrolsun…
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.