Erol Sunat

Erol Sunat

İnsanlık ölmedi biz öldük!

İnsanlık ölmedi biz öldük!

Hava yağmurluydu. Bankamatiklerin önüne gelen orta yaşlarda ki adam, hesabının olduğu bankamatiğin önüne geldi. Ondan önce para çeken adamdan yardım istedi. Benim dedi sol elim tutmuyor, paramı çekemiyorum şifremi söylesem bana yardımcı olur musunuz?

Adam şöyle bir adamın yüzüne baktı.

Git başımdan dedi….

Sıra adama gelmişti gelmesine de ne yaptıysa çekemedi parasını. Belli ki, sağ elini de işini görebilecek şekilde kullanamıyordu. Arkasındaki insana döndü, rica etsem bana yardım etsen dedi…

O insan hiçbir şey söylemedi, kendi işini halletti parasını çekti, sonra da yürüdü gitti.

Adam çaresiz bankamatik önünde kalakaldı.

Adamın bankamatik önünde beklediğini gören oraya yeni gelen biri, adamı dilenci sanmış olacak ki,

Anlayıp dinlemeden, para mı istiyorsun dedi, hadi başka kapıya…

Adam içerledi…

Para lazımsa ben sana vereyim dedi…Paramda var, pulumda, kimseye de muhtaç değilim.

Sonra sağ eliyle zar zor cebindeki paraya bir göz attı, bu para bugünlük bana yeter dedi, açtı şemsiyesini Markete doğru yürüdü.

İçeri girdiğinde şemsiyesini kapatmak istedi.

Ne yaptıysa olmadı, başaramadı.

Onun halini görenler, aldırmadan birer ikişer yanından geçip gittiler.

Birine ben dedi şemsiyemi kapatamadım, yardım eder misiniz?

O şahıs, ters ters bakarak başkasına söyle dedi…

Adam, uğraştıkça uğraştı, olmadı…Bir türlü kapatamıyordu şemsiyesini…

Nihayet, onun durumunu gören yetmişli yaşlardaki bir adam, yardımcı olabilir miyim deyince, uzattı şemsiyeyi. Yetmişlik adam şemsiyeyi kapattıktan sonra, al kardeşim dedi. Adam sağ ol dedi. Kaç kişiden yardım istedim bir bilseniz. Kimi yanımdan hiç aldırmadan geldi geçti. Kimi umursamadı. Kimi kızdı. Kimi söylendi. Allah senden razı olsun.

*****

İnsanlık öldü mü?

Ölmedi elbet!

Biz ki, yardımsever insanlardık. Kim yardım istese iki elimiz kanda olsa koşar gelirdik.

Düşeni kaldırırdık…. Kaza geçireni alır götürürdük hastaneye.

Açım diyenin karnını doyurur… Yolda kalanı otobüsüne bindirir… Haksız yere birine el kaldıranın elini tutar, pişman ederdik elini kaldırdığına…

O yıllar, o günler bir başkaydı. Samimiydi, içtendi, yapmacık değildi hiç kimse…

Dost bir başkaydı yüzünüze bakar bakmaz anlardı sıkıntınızı…

Komşu koşar gelirdi, çoluğu çocuğuyla ne oldu komşuma ne derdi var diye…

Akraba, bazılarının anlattığı gibi ne akrepti ne akbaba, iyi günde de kötü günde de yanınızdaydı. Çıkar gelirdi, Hızır gibi yetişirdi, Türkiye’nin bir ucunda dahi olsa…

Ben, bana düşeni yaptım, kim olsa aynı şeyi yapardı demekten geri durmazlardı.

Gören, şahit olan, duyan insanlık ölmemiş çok şükür derlerdi. Böyle insanlar olduğu müddetçe de ölmeyecek.

Ya şimdi?

Bana ne, beni ilgilendirmez havalarında bir çoğumuz.

Yardım etmeyi, yardımcı olmayı, birinin bir müşkülünü çözmeyi unuttuk.

Bu arada insanlığı da, insanlığımızı da…

Ne mi diyoruz? Görmedim duymadım bilmiyorum…

İnsanlık üç maymunu oynamaktan kendini alamıyor.

*****

İnsanlık kendinde değil…

Kayıp gitmiş gibi avuçlarımızdan…

Nereye mi gitti?

Nereye mi kayboldu böyle ansızın…

Bilen de söylemiyor, görende…

Bir zamanlar insanlığından utanmak vardı. Birine, insanlığından utan dense, yerin dibine girerdi utancından o insan. Öldü denilen o insanlık işte…Ruhuna el Fatiha denilen de o…

İnsanın var olduğu yerde, insanlık olmaz mı? Olmadı mı olmuyor! Yazıklar olsun, hiç kimse de insanlık kalmamış benzeri sözler ise ne hale geldiğimizin ne hallere düştüğümüzün acı bir itirafı.

Adama araba çarpıyor. Kimi yanından geçip gidiyor. Kimi o hali çekip hemen paylaşıyor. Ne oldu diye uzanan bir el yok. Neden sonra birinin aklına ambulans çağırmak geliyor. Ambulans gelinceye kadar yaşarsa ne âlâ…Yaşamazsa gözümüzün önünde öldü gitti benzeri bir çuval laf…

Seyir bakmakta ve olay üzerine konuşmada üzerimize yok!

Pratik çözüm getiren birilerinin o anda orada olması hayat kurtarıyor.

İnsanlık gittiği o bilinmez yerden neredeyse ışık hızıyla geri geliyor ve o iyilik meleği insanların dokunuşları karamsar bulutları dağıtırken, alkışlar duyuluyor seyredenlerden!

Ve bizler her zaman olduğu gibi insanlık dersinden imtihan oluyoruz.

Ancak, dökülen dökülene…

Lakin, dökülenlerin zerrece umurunda değil…

*****

İlgisiz, alakasız, gailesiz yaklaşımlar içerisinde var mı insanlığın yaşama şansı? Zaten yaşamıyor, bitkisel hayata girdi can çekişiyor diye anlatan yine insanlar.

Önemli olan insanlık diye kocaman laflar edenlerde yok değil. Madem bu kadar değerli bu insanlık, kime saklıyoruz insanlığımızı?

Kimi bekliyoruz? Taşlaştı mı yüreklerimiz?

Fakire, fukaraya, yoksula uzanmayan el, bizim elimiz!

Düşeni kaldırmayan, ağlayanı görmeyen, kapısına gelene yok dedirten, bizzat kendimiz!

Üç günlük dünyada, elinde her türlü imkân varken yüksek bir yerden bomboş gözlerle insanları seyretmenin adı ne?

Yeni nesil insanlık mı?

Kibrin ve gururun esir aldığı, egoların tavan yaptığı, kendinden başka kimseyi düşünmeyen bencil ve menfaatperest bir dünyanın insanları…Dünya yalan, insanlar yalan, yarın yalan olup gidecek her şey, ne kalacak geriye, yapılan insanlıktan başka…

Ardından da soruyoruz….

Ne oldu böyle bize?

Ne oldu o güzelim hasletlerimize?

İnsanlık öldü mü?

İnsanlık ölmedi ölmesine de biz öldük…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Erol Sunat Arşivi
SON YAZILAR