Kim sapık?
Hakaret anlamı taşıyan ve seksomanyak kelimesiyle eş anlamlı kullanılan sapık kelimesi Türk Dil Kurumu'na göre, “Tavır ve davranışları 'normal olmayan' veya geleneklerden, törelerden ayrılan, anormal kimse, gayritabii, delice davranışları olan, meczup” anlamına geliyor.
Bu tanımdan hareketle tavır ve davranışları hiç de normal olmayan, kendini nimet sayan, etrafına gülücükler saçarak masa masa dolaşıp anlık zevklerin mezesi haline gelen, etrafını sesinden ziyade bedenini sergileyerek şen ettiğini varsayan bir sanatçı müsveddesi çıkıp kendi sapıklığını normal sayıp, imam hatiplilere sapık diyebilecek kadar dilini sündürebiliyor…
Sapık, kime göre ve neye göre sapık?
Gencecik dimağlara dinini öğretmek mi sapıklık, çırılçıplak soyunmak mı sapıklık?
Rehberimiz ve bir manada kullanma kılavuzumuz olan Kur’an-ı Kerim’i öğrenip hayatımıza tatbik etmek mi sapıklık, Kur’an’ın emir ve yasaklarına aykırı hareketlerde bulunmak mı sapıklık?
Nesli inşa ve ihya etmek, manevi olarak doyurup yanlışa düşmesini engelleyecek eğitim altyapısını oluşturmak ve bu eğitim yuvalarında pırıl pırıl gençler yetiştirmek mi sapıklık, yoksa sahnelerde avret yerlerini on binlerce insana göstermek mi sapıklık?
Önceliği ahlak ve maneviyat olan, ahlaki değerlerle bezenmiş, manevi olarak doyum noktasına ulaşmış, Kur’an-ı Kerim’de de Allah’ın emrini beyan ettiği üzere, “De ki: "Şüphesiz benim namazım, ibadetlerim, hayatım ve ölümüm (hepsi ve sadece) âlemlerin Rabbi olan Allah içindir.” Ayetine mazhar olabilmek için gayret etmek mi sapıklık; alkolün su gibi tüketildiği masalarda kucaktan kucağa dolaşmak mı sapıklık?
Sanat adı altında soyunarak şehvet masalarına meze olmuş basit birisinin içinde bulunduğu ahvalin farkında dahi olmadan, iyi ve güzel olanı, her türlü sapıklıktan ve sapkınlıktan uzak duranı sapık diye nitelendirebilecek kadar akıl tutulması yaşaması sapıklığın dik ala daniskasıdır…
Kalbi mühürlenmiş, ağzı lağım çukuruna dönmüş, güzel ahlaktan bihaber, sapıklığın nirvanasına çıkmış olan Gülşen adlı sanatçı müsveddesi, imam hatiplilere dil uzatarak, ar damarının çatladığını bir kez daha gözler önüne sermiş oldu. Gözler önüne sermediği bir tek ar damarı kalmıştı ki onu da ortaya çıkarmayı başardı. Bu anlamda kendisinin işinde oldukça başarılı biri olduğunu söyleyebilirim.
Söyleyebilirim çünkü, kendileri istedikleri her şeyi özgürlük adı altında ifade edebiliyorlar. LGBT gibi sapıkları savunabiliyorlar. Kendilerini aleni bir şekilde teşhir edebiliyorlar. Kısacası söylemlerini eylemleriyle destekleyerek sapıklıklarını vücutlarıyla da gösterebiliyorlar. Karşılarında durup, yaptıklarının yanlış olduğunu ifade ettiğinde, ahlaksızlıklarını yüzlerine vurduğunda gerici ve yobaz oluyorsun.
Necip Fazıl Kısakürek’in “Öyle insanlar var ki, lağıma düşseler lağımı kirletirler” dediği cinsten bunlar…
Bilmiyorum, bunlarla ilgili yazıp çizmek, tepki göstermek, bir şeyler söylemek keferenin değirmenine su çekmekle eş mi? Öyleyse Allah affetsin bizi…
Ama niyetimiz, değerlerimize sahip çıkmak, milli ve manevi bir duruş ortaya koyabilmek, uyarmak ve uyandırmak…
Toparlayacak olursak, imam hatiplileri genelleyerek, hepsinin sapık olduğunu söylemek, imam hatip okullarının sapık yetiştiren kurumlar olduğunu söylemektir. Ve dahası, burada verilen eğitimin sapıklık üzerine kurgulanmış bir eğitim olduğunu iddia etmektir. Kur’an eğitimi mi sapıklık? Hadis öğrenmek mi sapıklık? Namaz kılmak mı sapıklık?
Şimdi sorarım size, kim sapık?
İçindeki nefreti kusan, her şey bir kenara insanlıktan dahi nasibini almamış olan bu şahıs ve bunun gibilerin yaptıklarının suç, suçun karşılığının da ceza olduğunu ortaya koyacak bir yaklaşımımız olmazsa, adalet önünde hesabı sorulmazsa, buna benzer tavırların devamı bundan önce olduğu gibi sonrasında da gelecektir…
Merhum Mehmet Akif’in çok sevdiğim şiirinden,
“Kim demiş Avrupa insanı medeni?
Ne edep var ne haya çırılçıplak bedeni!
Eğer medeniyet açıp saçmaksa bedeni;
Desenize hayvanlar bizden daha medeni!
Kul olmak çağdışıyken, soyunmak çağdaşlık,
Din kardeşliğini bıraktık biz, ecnebiyle kaynaştık.
Sünnet sakal yobazlık, top sakalsa medeni.
Unuttun sen ey vefasız ehli sünnet dedeni.”
dizeleriyle noktalayalım yazımızı.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.