Sezonun başından bu yana bir Konyalı ve Konyasporlu olarak takip ettiğim Konyaspor’u belki de uzun yıllardır ilk defa böylesi büyük bir çıkmazda ve arayış içinde görüyorum…

Konyaspor’a gönül vermiş on binlerce taraftar gibi ben de iç saha maçlarına büyük bir heyecanla gitmek, bununla da yetinmeyip deplasman maçlarında dahi tribünde yerimi almak istiyorum…

Tıpkı geçmiş yıllarda, sadece birkaç yıl öncesinde olduğu gibi…

Özellikle bu yıl ligin geride kalan haftalarında Konyaspor’a baktığımızda ne tat alıyoruz ne de tuz…

Sebebi malum olunan konular…

Geçmişi arayan değil, geleceğin parlayan yıldızı olan bir Konyaspor hayalimiz var bizim.

İşin yönetimsel boyutunun da sahadaki futbolcuları sevk ve idare etme boyutunun da taraftarın gönlünü hoş ve hoşnut etme boyutunun da ne kadar zor ve çetrefilli olduğu Anadolu Kartalı’nın boynunun büküldüğü bugünlerde bariz bir şekilde ortada.

Ama inişin bir çıkışı muhakkak vardır.

Bunun için doğru zamanda, doğru kişilerle ve doğru hamleler yapmak gerekir. Başarmak için gösterilen gayret, bazen bataklıktan kurtulmak için çırpınışın sizi bataklığa daha çok çekmesi gibi bir sonuç ortaya koyabiliyor.

Böylesi durumlarda da daha fazla vakit kaybetmektense, sevk ve idareyi devretme erdemini gösterebilmek icap ediyor.

Az biraz geç de olsa bu irade gösterilmiş gibi duruyor.

Konyaspor’un 20 Kasım tarihinde yapacağı genel kurul belki de yeniden yükselişin, yiğidin düştüğü yerden kalkacağının bir göstergesi, yeni başarılara, özlenen ve hayal edilen konuma ulaşmanın bir vesilesi, bir işaret fişeği, yeni bir milat olacaktır.

Mevcut yönetimin içinde birbirinden kıymetli, her biri Konyaspor’a gönül vermiş koca yürekli insanlar olsa da bazen olmadı mı olmuyor… Atın arabayı çekemediği durumda ise değişikliğe gitmekten başka bir seçenek, başka bir çare kalmıyor.

ŞİMDİYE KADAR NEREDEYDİNİZ?

Önceki gün akşam saatlerinde Konyaspor’un eski yöneticilerinden, yeşil beyaz sevdası işletmelerinden giyimine kadar yansımış olan Ekrem Coşkun’un sosyal medya hesabından yaptığı açıklamalar aslında bir manada hastaya kurtuluş reçetesi mukabilindeydi.

Ekrem Coşkun, Konyaspor’un maddi anlamda gün yüzü görebilmesi için acilen şirketleşmesi gerektiğine, bununla da yetinmeyip bu şirketin halka arz edilmesine işaret ediyordu açıklamalarında…

Sosyal medyadaki açıklamanın ardından altına belki binlerce yorum gelmiştir. Yorumların özeti de şu şekildeydi: Azdan az çoktan çok… Konyaspor şirketleşsin, halka arz edilsin, Konyaspor sevdalısı herkes, gücü nispetince yükü omuzlayacaktı…

Aslında birkaç yıl önce de Konyaspor’un dernek statüsünden çıkıp şirkete dönüşmesiyle ilgili bir süreç konuşuluyordu. Üstelik bu dönemde bildiğimiz kadarıyla tek kuruş borcu da olmayan bir kulüptü Konyaspor. Bu dönemde neden yapılmadı, ya da bu sürecin sonunda şirketleşebilme evresi nasıl gelişir, orasını bilemiyoruz. Ama fikir anlamında doyurucu ve tatmin edici olduğunu söylemek mümkün.

KİM BİLİR BELKİ DE BAZI ŞEYLER İÇİN PAZARTESİ’Yİ BEKLEMEK GEREKİR

Hani bizim meslektaşlarımız zaman zaman haberlerine başlarken derler ya “Konyaspor’a yakın isimlerden alınan bilgiye göre…” diye.

Konyaspor’a yakın hem de çok yakın bir kaynaktan ben de Pazartesi’ye işaret eden bir bilgi aldım. Üstünkörü de olsa burada paylaşıveriyim.

Pazartesi günü Konyaspor için belki de yeni açılımların yapılacağı, yeni hedeflerin belirleneceği, yeni isimlerin ortaya çıkacağı ve yeni bir dönemin başlangıcına giden sürecin kamuoyuyla paylaşılacağı bir gün olacaktır.

Şayet bir aksilik çıkmazsa, pazartesi günü Konyaspor için önemli bir dönüm noktasına işaret eden bu önemli buluşma gerçekleştirilecek, basın bu buluşmaya çağırılacak, Konya kamuoyu da bazı konularda net bir şekilde aydınlanmış olacak.

Tabi sonrasında olağanüstü genel kurulun yapılacağı 20 Kasım tarihi beklenecek.

Belki bir değil, iki değil, üç adayın başkanlık için yarıştığı bir olağanüstü genel kurul süreci dahi yaşanabilir. Ya da başkanlığa namzet olan ve adları dilden dile dolaşan isimler tek bir güç olup Konyaspor sancağı altında birleşebilir.

Sabretmek, beklemek ve görmek gerek.