Leylâ Gazeli
Genç hikâyeci Engin Elman’ın Hece etiketiyle çıkan “Afrika’nın Yapayalnız Lâlesi” adlı ilk kitabının değerlendirmesine dün başlamıştık. Kaldığımız yerden bugün devam edelim ve bu güzel kitap hakkında sözümüzü nihayete erdirelim inşallah.
‘Kesik Yankı’da bir film çekimi kadınla erkek arasında geçen diyaloglarla anlatılır. Kameranın altın nokta olarak düşünülen yere sabit bir plan üzerinden konumlandırılması, sağa sola herhangi bir pan hareketi yapılmaması gibi çekim tekniği terimleri de eşlik eder kurguya. ‘Afrika’nın Yapayalnız Lalesi’nde en beğendiğim hikâye olan ‘Leyla Gazeli’ kalabalık bir belediye otobüsünde başlar. Kahramanımızın elinde bir kitap poşeti, kafasındaysa; ‘annem yine kızacak bu kitaplar ne, yine mi kitap aldın diyecek, kapıcıya vereyim annem yokken getirsin’ endişesi. Tıkış tıkış otobüste bir kadın görür, daha önce de gördüğü bir kadındır, tanımadığı kadının ismini ‘Leyla ile Mecnun’dan mülhem Leyla kabul eder. Yolculuk boyunca kadın hakkında iç konuşmalar yapar, hayallerine belli başlı felsefeciler de eşlik eder, şu satırlar koca bir felsefe tarihi özeti gibidir; “Sokrates, Leyla bir rüyaydı, diyor. Platon, Leyla bir gölgeydi, diyor. Aristo, Leyla akılsız biriydi, diyor. Descartes, düşünürsen Leyla var olacak, diyor. Konfüçyüs, Leyla bugün var yarın yok, diyor. Heidegger, Leyla bir patikadan atacak seni, diyor. Marx, Leyla menfaatçiydi, diyor. Hegel, Leyla seni aldatacak, diyor. Derrida, Leyla sana dert olacak, diyor. Kant, Leyla ahlaksız bir ödevdi, diyor. Freud, Leyla bastırılmış şehvetindi, diyor. Nietzche, Leyla varacak bir piçe, diyor. Foucault, Leyla düpedüz bir fahişeydi, diyor. Herkesin gözü Leyla’da. Defolun hainler! Kabul etmiyorum hiçbirinizi. En son Fuzuli çıkıp geliyor. Kıramıyorum hatırını. Ellerimi tutuyor. Sırtımı sıvazlıyor.”
Kahramanın seçimi, Elman’ın ezeli meselemiz Doğu-Batı ikilemindeki tarafını da faş eden bir tercih. ‘Leyla Gazeli’nin sonu da hazin bir şekilde biter.
Kitaba da ismini veren ‘Afrika’nın Yapayalnız Lalesi’nde fakir ve zor şartlarda yaşayan bir ailenin temel direği annenin çocuğunu aldırmak istemesi, Alevi bir kadının anneyi bundan vazgeçirmesi, doğan çocuğun hikâyesi anlatılır. Çocuğun ismini amca ‘Lale’ koyar, kimse isimden memnun kalmaz, ismi beğenmezler fakat seslerini de çıkarmazlar. Lale, amcanın gençliğinde aşık olduğu bir kızın ismidir aynı zamanda. Küçük bebek, doğduğunun 23. gününde ölür, anlatıcı konumundaki kardeş ölümü yeterince istenmemeye ve sevgisizliğe bağlar, kardeşinin ölümünü bir türlü kabullenemez, sürekli ölen kardeşini hatırlar. Hatta Lale isminde bir sevgilisi olsun ister, bulamayınca çıktığı kızlara Lale ismiyle hitap etmeyi önerir ama hiçbir kız bu teklifi kabul etmez. Keder bir kez daha otobüs yolculuğunda, anlatıcı pozisyonundaki kardeşe eşlik eder.
‘Afrika’nın Yapayalnız Lalesi’nde yolculuk, sürekli bir hareketlilik, özellikle de otobüsle yolculuk sıkça geçer.
‘Masumiyet Karinesi’ adlı hikayesinde Elman aksiyon tarafı güçlü sürükleyici öyküler de yazabileceğini ortaya koyar. Evli bir çift arasındaki gerginlik gittikçe artan bir heyecanla anlatılır. Bu tarzda yazılmış tek hikâyede, yaşananların rüya olması klişesi riskine girilmesi hikayelerde olaydan ziyade duruma ve duygulara önem verildiğini gösteriyor. Engin Elman yaşam ve felsefeye dair karşılıklı konuşmalardan müteşekkil iki hikayesiyle sahici diyaloglar ortaya koymayı başarır. Bilineceği üzere sahilikten uzak yapay diyaloglar; kurgusu, dili ve anlatımıyla başarılı bir hikâyeyi bozabilecek önemli bir yapı unsuru.
Kitabın son hikayesi ‘Çocuk ve Allah’ta yine bir yolculuk bekler okuyucuyu, ama bu kez otobüste değil arabada bir yol hikayesi. Baba ile çocuğu arasındaki konuşmalarda çocuk, babasına sürekli sorular sormaktadır, ısrarcı ve detaylı bir tarzda. Allah’ı tanımaya dönük bir merak başroldedir sohbette. Çocuğunun soruları sayesinde babanın Allah’ı hatırlamaktan ne denli uzak bir yaşam sürdüğü sonucuna varması ile hitama erer hikâye.
Engin Elman her an karşımıza çıkabilecek insanları, iç içe bulunduğumuz duygu ve düşünceleri sinema bilgisinin yardımıyla tesirli bir şekilde anlatıyor. Yeni kitabını ve hikâyelerini heyecanla bekliyoruz, zamanı da geldi artık bence…
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.