Erol Sunat

Erol Sunat

Sen uzaklarda değilsin Konya!

Sen uzaklarda değilsin Konya!

Söz ve müziği Sinan Subaşı’ya ait olan,“ Damarımda Kanımsın” adlı şarkının, ilk dörtlüğü şöyle başlıyordu; “Sen uzaklarda değil / Damarımda kanımsın / Ben sensiz yaşayamam/ Hayatımsın canımsın”

Havada, siyasete olan aşkın kokusu hakim!

Bugünlerde herkes siyasete aşık! Kimi bir yerlere gelmeye aşık! Kimi sözüm ona yeni aşık, kimi yeniden aşık, kimi beni hiç anlamadılar havalarında, kimi kapımı bir çalan olacak diye beklemede, kimi yepyeni arayışlarda…Kimi işin reklamında, kimi beğeni ve yorum da rekorlar kırıyor!

Siyaset ve Konya çok uzaklarda değil!

Hele Türk Milleti siyaseti bu kadar çok sevdikten sonra…

Siyaset, milletin ben sensiz yaşayamam dediği, hayatımsın, canımsın diye de güzel ve hoş kelimeler eklediği bir alan! Bu kelimeler kimler için geçerli? Konya dışından, Konya içinden Konya siyasetine girmek isteyenler için…Eskiler için, yeniler için, mevcutlar için…Hatta hiç bilmediklerimiz için!

Konya çok uzaklarda değil…Git gel Konya altı saat hikayeleri biteli de çok oldu…Konya yakınlaştıkça yakınlaştı…Konya, Ankara’ya yakın…İstanbul’a yakın…Ege’ye yakın…İç Anadolu vilayetlerine yakın…

Yakın amma, “Gözden ırak olan, gönülden de ırak olur” diye olumsuz mu olumsuz bir cümlemiz var.

Hz. Mevlânâ diyor ki; “Dediler ki: Gözden ırak olan gönülden de ırak olur. Dedim ki: Gönüle giren gözden ırak olsa ne olur?”

Yakın olmak önemli…

Yakın çarpıcı bir kelime…

Hem uzakların yakın olması babında, hem de bir yerlere ve dahi birilerine yakın olmak babında…

Hazır siyaset demişken, gönüllerde yatan aslanlar kıpır kıpır! Yerinde duramıyor!

Konya gibi şehirlerde kıpır kıpır, yerinde duramıyor demek isterdik, ancak görüntü öyle değil. Bazı şehirler ağır azamdır. Şehrimizin havası ve görüntüsü öylesine ağır ki, dedikodular, kulisler, gruplar, gruplaşmalar ve kapalı kapı hikayeleri olmasa taş yerinde ağır lafı tam da bize münasip diyeceğiz!

*****

Şehir ketum, insanlar ketum, imalı anlatım çok, her şey çok bilinmeyeli denklem ve havuz problemleri gibi…Hem her şeyi bu kadar zorlaştırıyorsunuz, hem de dağ fare doğuruyor! Sahi bunu nasıl başarabiliyorsunuz?

Konya adında bir heyecanımız var olmasına var amma, bir türlü bu heyecana katılacak olanlar nerede diye sorulması gereken bir soruyu sormakla sormamak arası cümleler uçuşuyor şehrimizin cadde ve sokaklarında…

Cevap yok, cevap veren yok. Ya beden diliyle, ya milletin gözlerine bakarak, ya da kerpetenle ağzından laf alarak çözeceksiniz meseleyi!

İnsanların var olan heyecanları şehre yansımış gibi değil. Hadi ne duruyoruz ne yapılacaksa bir an önce yapalım demek sökmüyor bu şehirde! Dur bakalım, az düşünelim, plan yapalım, program yapalım, gün tespit edelim demek de nafile!

Böyle hallerde ne mi oluyor? Bazılarımızı hafakanlar basıyor!

Şehrin oldum olası pek bir acelesi yok! Erken ortaya çıkanın, ben adayım falan diyenin hali duman! Onun içindir ki, siyaset çarkları olabildiğince aheste dönüyor! Tabi ki buna dönmek denirse…

Heyecan denen rüzgar bahar geldi geçti görene aşk olsun…Yaz mevsimi de hadi bana eyvallah demek üzere, heyecan yine kayıplarda…Eylül gelecek, güz gelecek, Hazan yaprakları bir bakmışsınız savrulmaya başlayacak! Sonrası savrulan savrulana…Siyaset bir yerde savrulmaktır, sonra bir yerde yanmak, bir yerde bile-isteye kavrulmaktır!

*****

Aday zenginliği göz kamaştıran bir şehirde yaşıyoruz! Bu zenginlik geçmişte oldukça bonkör bir şekilde heba edildi!

Siyasi oyunlar, liste savaşları, ondan olmaz, bundan olmaz, şundan olmaz diyenlere, senden de olmaz diyemeyenler, “ Bana kaybolan yıllarımı geri verseler” şarkısını söyletti şehre!

Hemen her siyasi partinin içinde çok değerli, çok kıymetli, şehrin işte bu dediği isimler vardı.

O isimler ne yazıktır ki, seçilebilecek yerlere hiç konmadılar!

Kimi yarı yolda budandı, kimi listelerde kendine yer bulamadı, kiminin sırtı sıvazlandı, siyaset uzun soluklu bir yoldur denildi, ağzına bir parmak bal çalındı, kimi alındı yakasına küstü!

Dün otuz yaşında olanlar, geldi elli yaşına…

Hatta elliyi de aşanlar oldu!

Hâlâ aynı terane…Hâlâ aynı türkü! Hâlâ aynı nakarat! Hâlâ “-ecek”, hâlâ “-acak” diye biten cümleler! Hâlâ aslında biz seni düşünüyorduk, geçmişte de düşünmüştük, dur bakalım bulacağız bir çıkış yolu hikayesi…Hâlâ tevatür, hâlâ rivayet!

Sen uzaklarda değilsin amma yakın da değilsin Konya!

Yakınlaştıkça uzaklaşıyorsun benden diyenlerin hangi birini sayalım!

*****

Konya’yı seven çok elbette…Lakin, seveni sevmeyen daha çok! Öne çıkanlarla sıkıntısı olanlar pek çok! Şehir onları gördükten sonra, bizim yüzümüze kimse bakmaz, bize selamünaleyküm diyen kalmaz diye düşünenler eleştiri okları yağdırıyorlar!

Şehir adına feragat gösterecek, şehre faydalı olabilecek insanların yolunu açacak insanları mumla arıyor şehir.

Feraset, liyakat, tecrübe, işinin ehli gibi kavramlar herkesin dilinde, amma velakin hepsi o kadar!

Çünkü, şehrin dilinde olan, dolaşan isimler uykularını kaçırıyor birçoklarının…

Bırakında siz değil, şehir karar versin, kendi seçsin şehri seveni, şehre kol kanat gerecek olanı, şehri koşturacak olanı, coşturacak olanı, Akdeniz’e ulaştıracak olanı…

Siyasetin dilinden anladığını söyleyenler, bu işlerin hesabını-kitabını tutanlar, yeni bir sayfa açmak istemiyorlar!

Hz. Mevlânâ gibi, dünü dünde bırakıp, bugün yeni şeyler söylemek lazım diyemiyorlar!

Dahası, demek istemiyorlar!

Şehir kilitlenip kalıyor!

Her seçim öncesinde, onlarca ismi dolduruyoruz aday adayı denen havuza…Sonrada göze batanları, öne çıkanları, şehre lazım olacakları o havuzda bile-bile bırakıp, biz seçmedik, Genel Merkez seçti. Temayül yapıldı, mülakat yapıldı diyerek sıyrılıyoruz işin içinden…

*****

Sen uzaklarda değilsin Konya! Değilsin amma…. Kader böyle imiş, ne söylesem boş demek, bu şehrin harcı değil! Her defasında olan sana olmasın! Boynun bükük kalmasın! Bahtın kapanmasın! İşlerin yarım kalmasın! Kimse seni oyalamasın!

Sen uzaklarda değilsin Konya! Heyecana, coşkuya hasretsin yıllardır. Koşmaya hasretsin. Rahmetli Menderes’in dediği gibi, “Anadolu’nun belkemiğisin.” Yaslı gittim şen geldim diyeceğin günlerde gelir! Bize de bir gün kader güler, güler inşallah diyeceğin günlerde…

Sen uzaklarda değilsin Konya! Her şehrin makus talihinin yenildiği, döndüğü anlar ve dönemler vardır! Ne başın öne eğilsin ne ağladığın duyulsun!

Sen uzaklarda değilsin Konya! Sen ki, Selçuklunun Payitahtısın! Kadim bir Başkentsin! Gün gelir, devran döner, seni, kendinden çok daha fazla sevenler çıkar gelir! En iyisini, en doğrusunu Rabbim bilir!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Erol Sunat Arşivi

Yara

30 Ekim 2024 Çarşamba 00:03
SON YAZILAR