Erol Sunat

Erol Sunat

Türk milletine kutlu olsun!

Türk milletine kutlu olsun!

Türkiye ve Türkiye Cumhuriyeti; aşkımız, sevdamız vazgeçilmezimiz, her şeyimiz, olmazsa olmazımız! Anadolu coğrafyasında ilelebet payidar kalacağına sonuna kadar inandığımız! Devletimiz, onunla çarpar kalbimiz! Var olsun! Doksan dokuzuncu yılı Türk Milletine kutlu olsun!

Hatırlarsanız, Yunan ordusu Polatlı’ya dayandığında, top sesleri Ankara'ya duyulduğunda, Başkent'in Kayseri'ye taşınması teklifi vardı.

Gazi Meclisin birinci dönem Erzurum Milletvekili Durak Bey öyle bir konuşmuştu ki, sözleri bugün bile etkisini sürdürüyor;

“...Biz bu taşıma kararını, nakletme kararını milletimize nasıl izah ederiz? Milletimiz büyük bir manevî çöküntüye uğramaz mı? Bunun hesabını vermek mümkün değildir. Belki bu karar, zaferi bile menfî yönde, moral cephesi itibariyle etkileyecek bir karar olacaktır. Bu nedenle Ankara’nın, Kayseri’ye taşınmasına karşıyız ve bu teklifi kabul etmiyoruz. Gerekirse, düşmanın bir gün Ankara şehrine girmesi mukadderse, bu şehirde ilk savaşı veren Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri olacaktır. Bu devlet bize silah verecek, kapı kapı, ocak ocak, sokak sokak bu şehrin her mahallinde bizler savaşacağız; gerekirse kanımızı dökeceğiz ve bu uğurda öleceğiz. “

İstiklal savaşı sonrasında, Cumhuriyet ilanı müzakerelerinin TBMM'de oldukça sert geçen tartışmaları sürerken; Konya Milletvekili Eyüp Sabri Efendi, “Bizim hükümetimiz bugün Cumhuriyet olmuyor. Teşekkül ettiği günden beri Cumhuriyet olmuştur. Yalnız benden önce söz söyleyen arkadaşlarımın işaret ettikleri veçhile bazı ihtiras ocaklarını alevlendirmemek için unvanını açıkça verememiştir. Bugün tamamen unvanı hakikisini alacak devre hulul etmiştir ve verilmek lâzımdır” demiştir.

Eyüp Sabri Efendi sözlerinin devamında ise şöyle diyordu, “Bu kanun zaten mevcut olan Hükümetimize bir ilmî kisve veriyor, giydiriyor, o da “Cumhuriyet” kelimesidir.

Cumhuriyetimiz tam 99 yaşında... Yüzüncü yıla bir yıl kaldı. Devletlerin tarihinde bir asır önemli bir kilometre taşıdır.

Sağ olursak, bize bu ömrü bahşeden o günleri görmeyi nasip ederse, Cumhuriyetimizin yüzüncü yılını gören bahtiyarlardan olacağız.

*****

Türkiye Cumhuriyeti’nin 28. yılında doğdum. 49.yılında Üniversite öğrencisiydim. Bu tarihin üzerinden tam 50 yıl yani yarım asır geçti.

Şükürler olsun ki, Türkiye Cumhuriyeti bugün 99 yaşında.

Nasip olursa, bir yıl sonra o mutluluğa yani yüzüncü yıla erişeceğiz!

Türkiye Cumhuriyeti, bölgede istikrarın ve güvenin sembolü olmaya devam ediyor.

Yaşadığımız coğrafyanın etrafında kan ve barut kokuları hiç eksilmedi.

Vahşet sona ermedi! Kin sürekli körükleniyor! Merhametsizlik kol geziyor!

Gerek yaşadığımız coğrafya gerekse aynı kaderi bin yıldır paylaştığımız komşu coğrafyalar üzerinde oynanan oyunlar, yapılan planlar, kurulan tuzaklar bitecek gibi değil!

Irak ve Suriye’nin kaç parçaya bölündükleri belli olmadığı gibi, akıbetleri de meçhul!

Arap baharı demişlerdi ya hani!

O coğrafyada ne bahar rüzgarları esti ne de bahar çiçekleri açtı.

Ne Mısır ne Libya ne Tunus bahar yüzü falan görmedi, görecekleri de yok!

İran da demokrasiden eser yok!

Ortadoğu, her gün patlayan bombalarla kanlı sabahlara uyanıyor!

Yarın diye bir şey yok, ümit yok, hayal kurmak nafile, sınırlar değişmekten yoruldu!

Neredeyse her gün el değiştiren, kontrolü başka-başka ellere geçen kasaba ve kentlerde savaşın acılarını ölümüne yaşıyor.

*****

Ne acıdır ki, aynı dinin mensuplarının eli birbirlerinin boğazında. Din kardeşini değil korumak, gözetmek, ortadan kaldırmak, silmek derdinde. En güçlü, en zengin kardeş, soydaş ve dindaş devletlerin umurunda değil olan-biten!

Aynen Avrupa’da yaşanan yedi yıl, otuz yıl ve yüz yıl savaşları gibi bir facia onlarca yıldır yaşanıyor. Görmezden gelen gelene!

Demokrasi bu devletlerin değil semtine uğramak, kenarından dahi geçmedi.

Kendilerinin kurdukları değil, onlara kurdurulan sözde Cumhuriyetlerin adı, kurdurulan Krallıklardan sonra ortaya çıktığı için sadece adı cumhuriyetti.

Ve o cumhuriyetler, Saddam gibi, Esad gibi, Nasır gibi diktatörler tarafından yönetilmeye mahkûm edildiler.

Oluk-oluk kan aktı, akmaya da devam ediyor!

Bu coğrafyada yaşayanlar huzura ve barışa öylesine hasretler ki…

*****

Türk İstiklal mücadelesi üç buçuk yıldan fazla sürdü. İşgal atında yaşananlar unutulmadı.

Yunan ordusunun, İngiliz ve Fransız ordusunun, Rus ordusunun, onlara yardım eden işbirlikçilerin, yerli Rumların ve Ermenilerin yapmış oldukları zalimlikler, vahşet görgü şahitlerinin kanını donduran işkence, cinayet ve tecavüz olayları dünya durdukça unutulmayacak!

Cumhuriyete giden yollarda ölüm vardı, tuzak vardı, dost bilinenlerin arkadan hançerlemesi vardı, yollar sisli ve puslu yollardı. Engebeli, tümsekli, virajı bol, uçurumun kenarında dolaşıp durulan karanlık mı karanlık yollarda çileli ve hileli günler, aylar, yıllar geçti.

Ermenilerin insanlarımızı katlederek gömdükleri toplu mezarlar! Yunan ordusunun Ege ve Marmara vilayetlerinde, kasaba ve köylerinde yaptığı mezalimler!

Nasıl unutulabilir?

Cumhuriyet acılar üzerine, gözyaşları üzerine, şehitler üzerine, yanmış yıkılmış bir vatan toprağı üzerine inşa edildi. Türkiye Cumhuriyeti o hazin manzaranın olanca olumsuz haline ve görüntüsüne rağmen, o enkazın altından filizlenerek bugünlere geldi. Meclisimize Gazi Meclis dememiz o yüzden.

Türk Milleti, romancı Kemal Tahir’in dediği gibi yorgun savaşçıydı. O güne kadar savaşmadığı düşman, savaşmadığı cephe kalmamıştı. Tam biraz soluklanmayı düşündüğü anda, vatan toprağı işgal edildi.

Allah muhafaza etsin, eğer ki, bu işgalin içinden çıkılamasaydı, Batıda Yunan, Güney doğuda Fransız ve İngilizler, Doğu’da Ruslar ve Ermeniler kazansaydı. Dünyanın birçok ülkesinin elinde bulundurduğu ve ortaklaşa yönettiği şehirlerimiz olsaydı ne yapardık ne durumda olurduk?

Cumhuriyetimiz olmasaydı nasıl dimdik dururduk?

Sütten o kadar çok ağzımız yandı ki, yoğurdu üfleyerek yememiz o sebepten!

*****

Adımız Türk!

“NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE” düsturumuz…

Türkiye Cumhuriyeti sevdamız, olmasaydı, Doksan dokuz yıldır ayakta kalamaz, 2023 hayalleri kuramazdık.

Mustafa Kemal ATATÜRK ve silah arkadaşlarının, Türk Milletiyle el ele vererek, bir ve beraber olarak kurtardıkları vatan toprakları üzerinde kurdukları Türkiye Cumhuriyeti 85 milyon vatan evladına, onlardan, aziz şehitlerimizden ve gazilerimizden emanettir.

Ebediyete akıp giden onlarca yıl geçti. Anadolu toprakları üzerinde filizlenen, Türk Milletinin Selçuklu ve Osmanlı’dan sonra kurduğu üçüncü devlet olan Türkiye Cumhuriyeti 99 yaşında.

Yüce Türk Milletine kutlu olsun!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Erol Sunat Arşivi

Yara

30 Ekim 2024 Çarşamba 00:03
SON YAZILAR