Yaşa Var Ol 9 Eylül!
9 Eylül, Milli bayram gibi kutlanan bir gündü. Lise yıllarım İzmir’de geçtiği için, 9 Eylül törenlerini hem görme, hem de, o yıllarda sağ olan ve geçit törenlerine iştirak eden o şanlı gazilerle sohbet etme ve tanışma imkanına sahip olmuştum.
Mustafa Kemal’in süvarileri, cepheden cepheye koşan o kahramanlar, gözleri yaşlı olarak o günleri yaşarcasına anlatıyorlardı.
9 Eylül törenlerine İzmir’de yaşayanlar izdiham derecesinde katılırlardı. İzmir’in içi içine sığmazdı. İzmir’in dağlarında her 9 Eylül’de rengarenk çiçekler açardı.
O coşkuyu ve heyecanı bugün anlatacak kelime bulmakta güçlük çekiyorum.
9 Eylül denen o tarifsiz coşku ve heyecan, İzmir’e sığmayan, taşan ve Türkiye’ye dağılan bir kutlamaydı.
Milli kurtuluş günleri Ege Bölgesinin ilçelerinde dahi bambaşka bir coşkuyla kutlanırdı.
Doğduğum ilçe olan Manisa -Soma’nın düşman işgalinden kurtuluş günü olan 13 Eylül, Mili Bayram günü gibi kutlanırdı.
Bu kutlamalar, milli heyecanların ayakta tutulmasına vesile oldu bildik bileli…
Türkiye’nin ayağa kalkabilmesi için, toparlanabilmesi için, Türk milleti olarak bir ve beraber olunabilmesi için, kenetlenebilmesi için milli heyecanlara ihtiyacı var!
Bir başka şeye değil!
Bu ülkeyi uçuracak güç, koşturacak güç, coşturacak güç milli heyecanlardan başka bir şey değil.
Artık bunu görmemek için kör olmak lazım!
İşte onun içindir ki, Mahalli kurtuluş günlerine ve milli bayramlara 2023 yılına iki yıl kaldığı şu dönemde geri dönülmelidir.
Ve bu geri dönüş yüzüncü yıla yakışan bir dönüş olmalıdır.
*****
Milli bayramlar ve milli kurtuluş günleri hür olmanın, bağımsız olmanın göstergesidir. O günler ve milli bayramlar olmasa, esaret denen zincir boynunuza ve ayaklarınıza dolanmış olurdu.
Milli ve dini bayramlarınızı kutlayamaz, ibadetlerinizi de yapma imkanınız olmazdı.
Çin zulmü altında feryat eden feryadı dünya tarafından duyulmayan Doğu Türkistan’ın hali ortada…
Uygur Türkü kardeşlerimiz hem soydaşımız, hem din kardeşimiz. Türküm diyen, Müslümanım diyen, baş kaldıran, hakkını arayan, namaz kılan, Kur’an okuyan, Camiye gitmeye kalkan öldürülüyor. Çin zindanlarında, en olmadık işkencelere tabi tutuluyor.
İşte Orta Doğunun acıklı hali…Parçalanmış, bölünmüş, ümitsiz bir coğrafya…
İşte Suriye, İşte Irak, İşte Ürdün, İşte Filistin, İşte Mısır…
İşte Afganistan’da yaşanan vahşet ve nereye varacağı meçhul iç savaş!
İşte bir türlü huzura ermeyen Afrika kıtasında din kardeşlerimiz olan ülkelerin ve milletlerin aç, sefil ve perişan hali!
Birleşmiş Milletler seyirci, İslam Birliği seyirci, zengin Arap ülkeleri umursamaz tavırlar içinde…
Hür olmak bambaşka bir şey…
Çünkü onların bir 9 Eylül’ü yok, hiç olmadı!
*****
Milli bayramlar ve işgalden kurtuluşun simgeleri olan mahalli kurtuluş günleri, hür olmanın göstergesidir.
Başta 9 Eylül olmak üzere bu hassasiyetleri, basit seremonilere indirgedik.
Onların yerine Türk Milletinin kültüründe olmayan, yer almayan, Çuval yarışı, Kaşıkta yumurta taşıma, Sandalye kapma, Halat çekme gibi yarışlar yapıyoruz.
Bu sayılanların milli heyecanı ne denli ayakta tuttuğunu, ne gibi katkısı olabileceğini söyleyecek olan var mı? Sonra, hokkabaz, sihirbaz ve palyaço gösterileri yapmaya devam ediyoruz!
Bayram bunun neresinde, kurtuluş günü bunun neresinde, heyecan bunun neresinde, coşku bunun neresinde kaldı diye, soranımız, akıl yoranımız oldu mu?
Türk Milletini birleştirecek, bir araya getirecek, o şuuru ve coşkuyu verecek günler, mahalli kurtuluş günleridir.
Şehirlerimiz ve ilçelerimiz için bu günler olmazsa olmaz günlerdir.
9 Eylül’ün 99.yılına eriştiği bu günde, İzmir’in dağlarında çiçekler açarken, bu çiçekler, ülkemin bütün dağlarında hep birlikte, hep beraber açmalıdır.
*****
9 Eylül sadece İzmir için önemli değil. Türk tarihi için önemli. Türkiye Cumhuriyeti için önemli. Türk İstiklal Mücadelesi için önemli. Cumhuriyetin genç kuşakları ve nesilleri için önemli…
Her kurtuluş gönü önemlidir, ancak 9 Eylül Türk Milletinin kurtuluşunun bir simgesidir. İşgalci Yunan ordusunun ve onları destekleyenlerin tamamının denize döküldüğü tarihtir.
İzmir için her şey 15 Mayıs 1919’da başlamıştı.
İzmir’e bu tarihte ayak basan Yunan Ordusu, ilk direnişi de bu şehirde gördü, kendine ilk sıkılan kurşunu da, kendini denize döken Türk ordusunu da…
15 Mayıs 1919 ile 9 Eylül 1922 arasında ki süre İzmir’in işgal altında kaldığı süredir. Yunan Mezaliminin dalga-dalga ulaştığı ve yayıldığı bu zaman diliminin hazin bir ifadesi ve anlatımıdır.
Yunan ordusu yerli Rumların ve işbirlikçilerin kılavuzluğunda Ege içerisinde çok kısa bir süre içinde ilerlemiş, önce İzmir, ardından Manisa, Balıkesir, Bursa, Uşak, Aydın, Kütahya, Afyon bu şehirlerin ilçeleri, kasabaları ve köyleri Yunan işgaline maruz kalmıştı.
Yunan ordusu her girdiği yerde zorbaydı. Zalimdi. Mezalim yapmaktan çekinmedi. İşgal altındaki vatan topraklarını yaktı, yıktı, viraneye döndürdü. Denize dökülünceye kadar bu yaptıklarından ne vazgeçti ne geri durdu.
*****
Sirtaki oynamak, tabak kırmak, Türk-Yunan dostluğunu ortaya koyan diziler çekmek, Yarısı bizim dilimizde, yarısı Yunanca olan şarkılar söylemek bir yere kadar.
Önemli olan ne olup bittiğini, ne yaşandığını unutmamak. Yanmadık köy, yanmadık kasaba, yanmadık vilayet bırakmadı Yunan ordusu. En son İzmir’i yaktı! Yapmadıkları eziyet, yapmadıkları katliam, işlemedikleri cinayet kalmadı.
Mahalli kurtuluş günlerini kutlayan o kasabalar, ilçeler ve vilayetler var ya, iliklerine kadar yaşadılar, gördüler her şeyi. Nesilden nesle anlatıldı, onca yaşananlar. Sadece o yaşananların unutulmaması adına, kutlanmalı, yaşamalı ve yaşatılmalı mahalli kurtuluş günleri.
2023 yılına, Cumhuriyetin yüzüncü yılına sadece iki yıl kalan şu günlerde, mahalli kurtuluş günleri başta 9 Eylül olmak üzere yeniden ihya edilmelidir.
9 Eylül Türk Milletinin kutlu günüdür. En mutlu ve en sevinçli günlerinden biridir. Türk Milletine kutlu olsun. Yaşa Mustafa Kemal Paşa yaşa! Yaşa var ol 9 Eylül, sen çok yaşa!
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.