‘Camdaki Kız’, ‘İstanbullu Gelin’ gibi TV dizileriyle bilinirliği artan Gülseren Budayıcıoğlu’nun şöhretinde dönemin şartlarının da büyük etkileri oldu. Salgın, deprem, darbe ve daha çok badireyi art arda yaşayan ve depremi, doğal afetleri yaşamaya devam eden insanımız, psikolojik sorunlar yaşamaya başladı.

İnsanı ayakta tutan en önemli amillerden, sevdikleriyle bir araya gelme ve sohbet etme alışkanlığı da darbe yiyince neredeyse desteksiz, yardımsız, çoğunlukla şefkate muhtaç kaldık. Hal böyle olunca pek çok psikoloji ve kişisel gelişim kitabı, metni çevremizi sarıverdi. Dünkü yazımda yer verdiğim en çok satan kitaplar listesi de bunun en büyük ispatıydı.

Böyle bir ortamda ardan sivrilen Gülseren Budayıcıoğlu’nu daha yakından tanıyalım, ardından ‘Camdaki Kız’a geçelim…

Gülseren Budayıcıoğlu, 1947- Ankara doğumlu. Kendi deyişiyle, "sevecen" bir baba ile "fedakâr ve otoriter" bir annesi vardı, iki de küçük kardeşi.

Lisans eğitimi yılları, TRT’nin faaliyete geçtiği yıllara denk geliyor. Bu süreçte TRT'nin açtığı spikerlik sınavını kazanarak 1965’te TRT’de spikerliğe başladı. Okul arkadaşları ve hocaları tarafından kendisine "Miss TRT" lakabı takıldı.

1972’de üniversitede asistan olarak göreve başladı, ancak bu görevi çok uzun sürmedi. Budayıcıoğlu TV'ye geri döndü.

Yazarlık kariyerine gelince… 2004 yılında yazdığı Madalyonun İçi, Bir Psikiyatrın Not Defterinden ilk yazdıkları. İlk iki kitabında kısa hikâyelerle farklı psikiyatrik sorunları ele aldı. Üçüncü kitabı olan Hayata Dön ile birlikte tek bir hikâyeyi ayrıntıları ile yazmaya başladı.

İlk dört romanı ve bugünkü yazımın asıl konusu olan, 2019 yılında çıkarttığı ‘Camdaki Kız’ romanı, psikoterapik romanlardı, bunları tanık olduğu gerçek vakaları hikâyeleştirerek yazdı. 2017-2019 yılları arasında Star TV'de yayınlanan İstanbullu Gelin dizisi yazarın Hayata Dön kitabının bir uyarlamasıydı. 2019-2021 yılları arasında TV8'de yayınlanan Doğduğun Ev Kaderindir dizisi ise yazarın Camdaki Kız adlı eserinden uyarlandı. Bu iki uyarlamanın ilgi görmesinin ardından 2020 yılında Madalyonun İçi, Bir Psikiyatrın Not Defterinden kitabından iki farklı dizi; TV8'de Kırmızı Oda ve TRT 1'de Masumlar Apartmanı dizileri uyarlanarak yayınlanmaya başladı. 2021 yılında ise Kanal D'de aynı adlı romandan uyarlanarak Camdaki Kız dizisi yayınlanmaya başlandı.

Budayıcıoğlu’nu diğer pek çok psikoloji/kişisel gelişim yazarına benzemediği, daha bir ayakları yere bastığı için de faydalı buluyorum.

CAMDAKİ KIZ

2005’te Türkiye’nin ilk psikiyatri merkezi olan Madalyon Psikiyatri Merkezi’ni kuran Budayıcıoğlu,. ‘Camdaki Kız’ romanında diğer kitaplarında olduğu gibi mesleğinden yaralanıyor, gözlemlerini ve deneyimlerini aktarıyor, tavsiyelerde bulunuyor. Vaka örgüsünde kurgu sanatının gereklerini hünerli bir şekilde yerine getiren Budayıcıoğlu, üst kurmaca ve metinleraarası gibi tekniklerden yararlanarak romanını daha tesirli kılmayı başarıyor; aynı zamanda okurlar onun başarılı bir psikiyatrist olduğunu, kaliteli bir ekiple çalıştığını hissediyor. Nitekim perişan bir halde kendisine gelen başrollerdeki Hayri ve Nalân kısa bir süre sonra farklı bir düşünüşe ve hayat tarzına kavuşuyorlar. Bu aynı zamanda edebiyatın da gücüdür. Ruha iyi gelecek ilâçları edebiyat eserlerinde bulmak mümkündür, almasını bilene!..

‘Camdaki Kız’ı özetleyerek yol almaya devam edelim… Hayri, kendi halinde bir gençtir. Köyden İstanbul’a gelmiş, büyük bir şirkette çalışmaya başlamıştır. Köyden evlendiği bir kadından çocukları vardır. Şehrin renkli yaşamı, Hayri’yi de değiştirmiştir. Daha girişken ve özgüven sahibidir artık Hayri. Bu konuda diğer kahramanımız Nalân’a çok şey borçludur.
Romanın bir diğer önemli figürü Nalân; fakir bir ailede büyümüş, çok sıkıntılı bir çocukluk ve ilk gençlik devresi geçirmiş, Hayri’nin de çalıştığı şirketin sahibi zengin bir iş adamının oğlu olan Sedat’la evlendirilmiştir. Şirkette Sedat, babası ve kardeşleri söz sahibidir.

Yarın devam edelim…