Erol Sunat

Erol Sunat

Hüznün adı 27 Mayıs!

Hüznün adı 27 Mayıs!

Çok Partili dönem 1950 yılının Mayıs ayında başlamıştı. 12 Mayıs 1950’de tek başına iktidar olmuştu Demokrat Parti.

Aradan on yıl geçti.

Yine bir Mayıs ayı idi.

62 yıl öncesinin 27 Mayıs’ıydı.

Ve o gün Konya’ya gelecekti Başbakan Adnan Menderes!

Olmadı! Gelmedi değil gelemedi!

Bayram havası, mateme döndü!

Şaşkınlığa döndü!

Hüzne döndü!

Kimse ne olduğunu anlayamadı!

Oldukça hoş bir Zafer Takı yapılmıştı. Kurbanlık koyunlar hazır edilmişti.

Menderes, o zafer takının altından geçecek, Konya tarihinin en büyük kalabalığı ile Başbakanı karşılayacak, kurbanlar kesilecek, şehirde bayram havası esecekti!

O Zafer Takını yaptıran Halil İbrahim Sayar’ın ifadesiyle; 27 Mayıs günü askerler geldi. Kendi imkanlarıyla zafer takını kaldırıp, bahçeye attılar.

Konya yaklaşık 6 yıl önce Konya Şeker Fabrikasını açan, Menderes’i bağrına basmaya hazırlanırken, İhtilal oldu.

Benim gibi yaşı 70 yaşını aşmışların gördüğü ve yaşadığı ilk İhtilaldi 27 Mayıs! Bu yaşa kadar da, Rabbim beterinden saklasın görmediğimiz ne muhtıra kaldı, ne de İhtilal!

27 Mayıs Türk demokrasi tarihi ve Türk siyaseti açısından bir kırılma noktasıydı. O yıllarda çocuk gözüyle izlediğimiz 27 Mayıs’ı daha sonraki yıllarda okuduk, araştırdık, inceledik ve irdeledik!

27 Mayıs sadece Yassıada’da yargılanmadı, Türk Milletinin vicdanında da yargılandı!

Türk Milleti, 27 Mayıs’ı içine asla sindiremedi!

Kabullenemedi! Bazı isimleri ise hiç affetmedi, affedemedi!

*****

İlkokul 4.sınıfa gittiğim günlerdi. Rahmetli babam Komiser Yardımcısı olarak Kayseri’de görev yapıyordu. Benden iki yaş küçük erkek kardeşim İlkokul 2.sınıfa gidiyor, Kız kardeşim ise okula gidecek yaşta değildi henüz. Kayseri Merkez yeni Mahalle’de oturuyorduk ve evimize çokta uzak olmayan Alpaslan İlkokulunda öğrenci olduğum 27 Mayıs 1960 günü ve o günü takip eden günlerde sınıf öğretmenimiz rahmetli Halil Coşkuner bir radyo ile gelmişti sınıfa.

Çok neşeliydi, çok keyifliydi. Neler anlatmıyordu ki!

Devrim olmuştu!

Çok şey değişecekti!

Bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı!

Öğretmenimizin anlattığına göre;

Olan biten ne varsa milletten saklanmıştı.

Üniversiteli gençler dövülmüş, işkence görmüş, öldürülmüşlerdi.

Diktatörlerin sonu olmuştu bu İhtilal.

İyi ki 27 Mayıs olmuştu!

Yeniden demokrasi gelmişti yurdumuza...

Yeniden hür olmuştuk...

Hürriyet gelmişti, ülkenin taşına toprağına, her köşesine!

Günlerce 27 Mayıs İhtilali ile ilgili propagandalar yapıldı okulumuzda...

Öğretmenlerimiz bu işin öcüsüydüler!

*****

Polisler Üniversite öğrencilerini copladı diye anlatıyordu öğretmenlerimiz!

Sonra öğretmenlerden biri, senin baban Polisti değil mi dedi, baban da copladı mı öğrencileri?

Şaşırmış kalmıştım bu soruya….

Kayseri İç Anadolu bölgesinin büyük şehirlerinden biri de olsa şehirde en yüksek okul Lise düzeyindeydi.

Üniversite yoktu!

Nasıl bir şey, nasıl bir okuldu o Üniversite? Bütün sınıf birbirimize baktık kaldık!

İlkokul bitirme imtihanlarında da, karşıma aynı soru çıktı...

Babam, öğrencileri coplamış mıydı? Öğrenci olsaydı mutlaka coplardı, döverdi dediler...Sonra, çocuk ne bilsin diyerek, gülüşmeler arasında diğer sorulara geçtiler...

Bitirme imtihanlarından önce, 27 Mayıs, Milli Birlik Komitesince bayram ilan edilmişti.

1961 yılının 27 Mayıs’ında, ihtilalin ilk yılında Bayram olarak kutladık 27 Mayıs’ı....

Hürriyet ve Anayasa Bayramı...

Artık Mayıs ayında üç bayramımız birden olmuştu.

1 Mayıs Bahar Bayramı. 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı. 27 Mayıs Hürriyet ve Anayasa Bayramı.

27 Mayıs Hürriyet ve Anayasa Bayramını İlkokuldan başlayarak, Ortaokul ve Lise döneminde kutlayan bir öğrencilik dönemi geçirmiştim.

*****

27 Mayıs döneminden aklımda kalan en çarpıcı şeylerden biri, Plevne Marşını yeni uyarlanmış sözlerle, söylemeye başlamamızdı.

Nasıl mı?

“Olur mu böyle olur mu / Kardeş kardeşi vurur mu / Kahrolası Diktatörler / Bu dünya size kalır mı?”

27 Mayıs 1960’da 10-11 yaşlarında çocuklardık her birimiz. Siyaset ne, devrim ne, ihtilal ne, Diktatör ne, ne bilecektik, nereden bilecektik? Netice de, böyle-böyle öğrenecektik!

Öğretmenimiz anlattı, biz dinledik, neler olduğunu, neler bittiğini anlamaya çalıştık!

O yıllarda herkesin evinde radyo yok! Evine gazete giren aile sayısı parmakla gösterilecek kadar az!

Olsa bile, ne sorabilir, nede sorduğunuza cevap alabilirdiniz, aile büyüklerinizden!

Bundan 62 yıl öncesini bir düşünün!

Hürriyet ve Anayasa Bayramı Lisede okuduğumuz dönemlerde etkisini kaybetmiş, sadece 27 Mayıs günü derse girmeden, okul bahçesinde anılıp geçilmeye başlamıştı. O günleri İzmir Namık Kemal Lisesinde ki, öğrencilik yıllarımdan çok daha iyi hatırlıyorum.

Bir ihtilalle bayram olan bu gün, bir başka ihtilale kadar yani 12 Eylül 1980’e kadar devam etti ve bayram olmaktan çıkarıldı. 1960 İhtilalinin kudretli Generali Orgeneral Cemal Gürsel’in Bayram ilan ettiği 27 Mayıs, 12 Eylül’ün kudretli ismi Orgeneral Kenan Evren tarafından kaldırıldı.

*****

27 Mayıs’ı yıllar sonra, kendi ailem dahil olmak üzere, birçok insandan dinleme fırsatı bulsam da, bugün hatırlanmak istenmeyen bir gün, hüzün günü, buruk bir gün!

Yassıada Mahkemesinin günümüzde hâlâ tartışılan kararları 15 kişinin idamına karar vermişti.

Bunlardan 3 tanesi onaylanarak, infaz edildi...Başbakan Adnan Menderes...Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu...Maliye Bakanı Hasan Polatkan...

Türk Milleti onlara demokrasi şehitleri dedi, hiç unutmadı, yıllarca yas tuttu. Çok ah etti, beddua etti!

Devrin Cumhurbaşkanı Celal Bayar başta olmak üzere, Demokrat Partinin ileri gelenleri Kayseri Cezaevine gönderildiler.

Rahmetli Menderes, çok partili dönemin ilk Başbakanıydı. Mustafa Kemal Atatürk’ten sonra, en çok o sevildi. Milletin sevgisi, Menderes’i, ipten kurtaramadı diye dövünen, ağlayan insanlar gördük, dinledik. Menderes’in devamı olduğunu söyleyen siyasi partilere millet oy yağdırdı. İktidar yaptı...

Bugün 27 Mayıs! Dileriz bir daha böyle günler, hiç olmasın, hiç yaşanmasın!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Erol Sunat Arşivi
SON YAZILAR