Revize!
Aylardan Nisan, aylardan Ramazan sokaklar, caddeler sus-pus, insanların yüzünde neşe yok, sevinç yok, çarşı ve pazarda hareket yok!
İnsanlar yorgun, kırgın, üzgün ve ümitsiz!
Baharın geldiğinin farkında değil hiç kimse! Belirsizlik sürüyor!
Ramazan olmasına Ramazan, Bahar mevsimi olmasına bahar mevsimi, gel de insanlara sor, insanımıza sor!
Hayat zor, geçim zor, seçim zor, parasızlık yüreklerde kor, öyle bir hal var ki üzerimizde neye yorarsan yor!
Deniyor ki, bu enflasyon yavaş yavaş hale yola girecek!
O zaman ne zaman?
Aralık ayında!
Hangi Aralık?
Önümüzdeki Aralık, yani 2022 yılının son ayı!
Bu tarih yeni revize edilen tarih!
Nedir revize?
Yeniden ele alma, yeniden gözden geçirme yani ileri bir tarihte el alınmak üzere öteleme!
Revize! Hoş geldin diyemedik evimize, gönlümüze!
Senin konuşulduğun her mekan ayrılıkları yaşıyor. Olacak iş, şaşıyor, kaçıyor, hadi bana müsaade dediğin o anlara akıl fikir ermiyor!
Revize, kim ne derse desin, tam bir olumsuzluk kavramı!
Bize yaramayan, bize uymayan, onunla yıldızımız barışmayan tek kelimeyle soğuk nevale!
****
Bahar mevsimi yüzünü gösterip, ben geldim şarkıları söylerken, zamlar da dişini göstermeye, dişini taktığı fiyatları parçalamaya, yerine yenilerini koymaya devam ediyor.
Bahar mevsiminin geldiğini anlayabildik mi?
Keşke anlayabilseydik!
Keşke o baharlar, bildiğimiz, tanıdığımız, sevdiğimiz ve sevindiğimiz baharlar olsaydı.
Buruk bir bahar mevsimi yaşadığımız! Birkaç yıldır bu burukluk devam ediyor! Buruk günler, buruk aylar, buruk mevsimler, buruk yıllar düzelmedi gitti!
Kendimize gelemedik! Bu kendimize gelememe kendimizden değil.
Bir virüs belası geldi başımıza, varyantlarıyla birlikte yerden yere vurdu hepimizi!
Yetmedi!
Bir enflasyon belası geldi başımıza, çöreklendi oturdu hanemize, soframıza, işimize-aşımıza!
Yetmedi!
Sel geldi aldı gitti! Yangın geldi yaktı gitti! Deprem geldi yıktı gitti!
Beterin beteri var derler ya….
Allah beterinden saklasın dedik!
Bu seferde güvendiklerimiz!
İtimat ettiklerimiz!
Bizi görür, bilir, anlar, dinler dediklerimiz! Sırtını döndü bize! Döndük geldik bir bahara daha…Bahar yüzünü, zamlar dişini gösterdi. Sevinmekle kahrolmak arasında donduk kaldık!
*****
Hani görünen dağın ardı yakın falan derler ya! O görünen dağ her göründüğünde, yine mi göründün görünmez olası denip, konuyor revize denen bir beşiğe, bir güzel uyutuluyor!
Ardından da, iyi olacak, uyanacak, kendine gelecek, koşacak, top oynayacak, etrafına neşe saçacak benzeri laflarla, kapanıyor, revize odasının kapısı!
Revize kapısı, Aralık ayında açılmak üzere şimdilik gelene-geçene, merak edene, daha erken açılma ihtimali var mı diye sorgu sual edene kapalı!
Açılır mı?
Kim bilir! Açılırsa açılır, açılmazsa açılmaz!
Olmadı bir daha revize edilir mi, edilmez mi?
Şans, talih, kader, kısmet!
Revize edildi edilmesine de, daha Nisanın ortasına gelmedik! Önümüzde Mayıs var, Mayıs başında Ramazan Bayramı var! Sonra Haziran var, Temmuz var, o ara Kurban Bayramı var! Ardından Ağustos var, Eylül var, Ekim var, Kasım var! Aralık ayına, daha aylar var!
*****
Zamlar 2022 başından bu yana dişini gösterdi gösterdiği kadar!
Yılmadı, bıkmadı, geri adım atmadı!
Enflasyon düşünce fiyatlar düşecek mi?
Keşke!
Keşke diye diye dilimizde tüy bitti. Keşke vazgeçilmez oldu. Ne enflasyon düştü ne de onun yükselttiği fiyatlar!
Açıklama çok, derde derman olacak yok!
Tarihlerin her defasında revize edilmesi, beklentilerin boşa çıkması, yaşanan hayal kırıklıklarını anlaşılan hesap eden yok!
Mesele geldi dayandı yine Matematiğe! Siyasetin Matematiği! Geçimin Matematiği! Zammın Matematiği! Sandığın Matematiği! Seçimin Matematiği!
Matematik dört işlem faslını aştı. Çok bilinmeyenli olma defterini de kapattı!
Geldi Havuz problemi safhasına….
İnsanlar ne çektiler!
Ne ektiler!
Ne biçtiler!
Hepsini doldurdular havuza!
Bu havuz problemini, bu havuzun Matematiğini çözse çözse seçim çözer!
*****
Revize ve güncellemek benzeşen iki kavram. İki zamane kavramı. Söyleyene, anlatana, lafları allayıp-pullayıp, tatlandırıp-ballandırıp sunanlara güzel!
Bizim derdimiz ne mi?
Maaş ve ücretlerin, yani gelirlerin bir türlü güncellenmemesi!
Lafa boğulması!
Sürekli laf kalkanına çarpması!
Bu durum, akıllara hemen Orhan Veliyi getiriyor!
Onun “Dedikodu” şiirini…
Dahası, Sezen Aksu’nun aynı isimdeki meşhur şarkısının nakarat kısmını….
“Geç bunları, anam babam geç bunları…”
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.